• Anasayfa
  • Üyelik (Ücretsiz)
  • Çelik Ahmet Çelik Kimdir?
  • Duyurular
  • Arabul
  • Reklam
  • İletişim

TazminatHukuku.com

Çelik Ahmet Çelik - Araştırma ve İnceleme
Ana Menü
  • Anasayfa
  • Güncel Konular
  • Araştırma Yazıları
  • Görüş Bildirimleri
  • Duyurular
  • Yargıtay Kararları
  • Mevzuat
  • Konuk Yazarlar
  • Çelik Ahmet Çelik Kimdir?
  • Dilekçe Örnekleri
  • Kitaplarım
  • Tablolar
  • İletişim
  • Üyelik (Ücretsiz)
  • Site Haritası
  • Reklam ve Sponsorluk
Kullanıcı Giriş






Şifremi unuttum?
Hesabınız yok mu? Kayıt Ol
4 4 4 4
Anasayfa Araştırma Yazıları GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAZMİNAT HESAPLARI
BU DOSYAYI İNDİR (gecmisten-bugune-tazminat-hesaplari.pdf)gecmisten-bugune-tazminat-hesaplari.pdf

GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAZMİNAT HESAPLARI

 

ÇELİK AHMET ÇELİK

Tazminat davalarında hesaplama yöntemleri konusunda ülke¬mizde üç dönem yaşanmış olduğundan, bunları ayrı ayrı ele alacağız ve günümüzdeki uygulamaya nasıl gelindiğini, yanlışları ve doğrularıyla birlikte anlatmayı deneyeceğiz.

I- 1982’DEN ÖNCEKİ DÖNEM

1- Ortalama kazanç ve sabit rant yöntemi
Türk Tazminat Hukukunda elli altmış yıl boyunca “ortalama ka¬zanç ve sabit taksitli rant tekniği” denilen yöntemle tazminat hesapları yapılmış ve geleceğin kazançları % 5 oranında artırılıp iskonto edilmiş olup, bunun anlamı şudur:
a) Geleceğe dönük tazminat hesaplarında kazançların her yıl %5 artacağı kabul olunmuştur.
b) Kazançlar yıl yıl %5 oranında artırıldıktan sonra, bunlar toplana¬rak yıl sayısına bölünüp zarar hesabına esas yıllık ortalama kazanç bulunmuştur.
c) Yıllık ortalama kazanç üzerinden hesaplanan zarar tutarı, peşin olarak ve toptan ödeneceğinden, zarar süresi (yıl sayısı) kadar %5 iskonto edilmiştir.
d) Sermayeleştirme (kapitalizasyon) işlemi denilen bu yöntemle toptan ödenecek tazminatın peşin değeri bulunmuş;buna kusur oranı, sakatlık derecesi veya destek payı gibi unsurlar uygulanarak net zarar ortaya çıkarılmıştır.

2- Yöntemin tablolarla açıklanması
Bu yöntem, bileşik faiz hesaplarına ilişkin formüllerle açıklanmakta ise de, biz olabildiğince kazanç kavramının dışına çıkmamaya çalışaca¬ğız. Geçmişte bu yöntemle tazminat hesapları iki türlü yapılmıştır:
Birincisi, yıl yıl döküm yapılması şeklindedir.
İkincisi, önceden hazırlanmış tablolardaki katsayıların formüllere yerleştirilmesiyle kısa yoldan tazminat hesaplanmıştır. Yıl yıl hesapla¬mada 1 liranın her yıl için %5 artırılıp ana paraya eklenmesiyle ortaya çıkan rakamlar "katsayı" olarak alınmış; bu katsayılar somut olayın “ka¬zanç” rakamı ile çarpılarak %5 artışlı kazançlar bulunmuştur.
Formül: 1+5/100 = 1.05 veya 1 x 1.05 = 1.05 şeklindedir. Bu for¬mül Kn simgesiyle gösterilmekte olup, (K) katsayı, (n) yıl cinsinden zarar süresidir.
Aşağıda 1 liranın her yıl için %5 artırılıp ana paraya eklenmesiyle katsayıların nasıl oluştuğu gösterilmiş; hesaplama örneği (10) yıllık bir bölümle sınırlı tutulmuştur. Tablolarda lira kesirleri dört veya beş haneli gösterilmiştir.

TABLO: I
Yıllar (n) %5 artırım işlemi Katsayı (Kn)
1 1.0000 x 1.05 = 1.0500
2 1.0500 x 1.05 = 1.1025
3 1.1025 x 1.05 = 1.1576
4 1.1576 x 1.05 = 1.2155
5 1.2155 x 1.05 = 1.2763
6 1.2763 x 1.05 = 1.3401
7 1.3401 x 1.05 = 1.4071
8 1.4071 x 1.05 = 1.4775
9 1.4775 x 1.05 = 1.5513
10 1.5513 x 1.05 = 1.6289

Şimdi bu katsayıları kullanarak, yıllık 100 TL. kazancı (10) yıllık zarar süresi kadar %5 artırarak ortalama kazancı bulalım:

TABLO: II
Yıllar %5 artırımlı kazançlar
1 100 x 1.0500 = 105,00 TL.
2 100 x 1.1025 = 110,25 “
3 100 x 1.1576 = 115,76 “
4 100 x 1.2155 = 121,55 “
5 100 x 1.2763 = 127,63 “
6 100 x 1.3401 = 134,01 “
7 100 x 1.4071 = 140,71 “
8 100 x 1.4775 = 147,75 “
9 100 x 1.5513 = 155,13 “
10 100 x 1.6289 = 162,89 “
T o p l a m : 1320,68 “

Ortalama yıllık kazanç: 1.320,68/ 10 yıl = 132,07 TL.

Şimdi de (10) yıl boyunca %5 iskonto ederek “Ortalama kazanç/ 1.05” formülüyle “peşin değeri” bulalım. Ancak bunu yapmadan önce, yukarda TABLO: I’de (1) lirayı her yıl artırarak kazanç artış katsayılarını belirlediğimiz gibi, bu kez de (1) lirayı yıl yıl %5 iskonto ederek iskonto katsayılarını belirleyelim.
İskonto işlemi, kazanç artırım işleminin tersidir. Artırım formülü (Kn) olduğuna göre, peşin değer formülü bunun tersi olan 1/Kn’dir. Başka bir deyişle, 1/1.05”dir. Şimdi (10) yıllık iskonto katsayı tablomuzu düzenleyelim:

TABLO: III
Yıllar (n) %5 iskonto işlemi Katsayı (1/Kn)
1 1.00000 / 1.05 = 0.95238
2 0.95238 / 1.05 = 0.90703
3 0.90703 / 1.05 = 0.86384
4 0.86384 / 1.05 = 0.82270
5 0.82270 / 1.05 = 0.78353
6 0.78353 / 1.05 = 0.74622
7 0.74622 / 1.05 = 0.71068
8 0.71068 / 1.05 = 0.67684
9 0.67684 / 1.05 = 0.64461
10 0.64461 / 1.05 = 0.61391

Bu kez iskonto katsayılarını kullanarak, yukarda TABLO:II’deki yıl¬lık 100 TL. örneğine göre düzenlenen %5 artırımlı kazanç ortalamasını, her yıl için ayrı ayrı %5 iskonto ederek (10) yıllık zarar hesabına esas kazanç tutarını belirleyelim. Bu işlem, yıllık ortalama kazancın her yıl için 1.05’e bölünmesi biçiminde yapılabileceği gibi, yukarda belirlediğimiz iskonto katsayılarıyla çarpılarak da yapılabilir. Sonuç aynıdır. Bunu gös¬termek için iki ayrı tablo düzenleyeceğiz.


TABLO: IV / A

Yıllar Ortalama kazanç /1.05 Peşin değer
1 132,07 / 1.05 = 125,78
2 125,78 / 1.05 = 119,79
3 119,79 / 1.05 = 114,09
4 114,09 / 1.05 = 108,65
5 108,65 / 1.05 = 103,48

6 103,48 / 1.05 = 98,55
7 98,55 / 1.05 = 93,86
8 93,86 / 1.05 = 89,39
9 89,39 / 1.05 = 85,13
10 85,13 / 1.05 = 81,08
T o p l a m : 1019,80

TABLO: IV / B
Ortalama iskonto

Yıllar kazanç katsayısı Peşin değer
1 132,07 x 0.95238 = 125,78
2 “ x 0.90703 = 119,79
3 “ x 0.86384 = 114,09
4 “ x 0.82270 = 108,65
5 “ x 0.78353 = 103,48
6 “ x 0.74622 = 98,55
7 “ x 0.71068 = 93,86
8 “ x 0.67684 = 89,39
9 “ x 0.64461 = 85,13
10 “ x 0.61391 = 81,08
T o p l a m : 1019,80

Görüldüğü gibi %5 oranında iskonto edebilmek için ister yıl yıl bölme işlemi yapılsın, ister katsayılarla çarpılsın, sonuç aynıdır. Böylece, somut bir olayda en son belli olan kazanç ögesi, zarar süresi kadar her yıl %5 artırılarak “yıllık ortalama kazanç” bulunup, gene yıl yıl %5 iskonto edilerek “peşin değer” bulunduktan sonra, buna, olayın özelliklerine göre kusur oranı, sakatlık derecesi veya ölümlerde destek payları gibi hesap unsurları uygulanarak tazminat hesaplanacaktır.

3- Formüller ve katsayı tabloları
Bu yöntemin kullanılışında, kimi bilirkişiler, yukardaki gibi, uzun uzun tablolar düzenlemişler; kimileri de kısa formüllerden ve önceden hazırlanmış katsayı tablolarından yararlanmışlardır. Bu formülleri, ka¬zanç artışları ve iskonto işlemleri için ayrı ayrı açıklayacağız.

a) Kazanç artış formülü:
Kazanç artışlarını kısa yoldan hesaplamak ve yıllık ortalama ka¬zancı bulmak için kısa formül şudur: Kn – 1 / K – 1

Bu formülde (K) bir katsayıyı simgeler. Bu katsayı, yukarda da gösterildiği gibi (1) liranın her yıl %5 artırımı ve artırımların birbirine ekle¬nerek (1) liranın (n) yıl sonraki ulaşım değerinin bulunması biçiminde ortaya çıkan rakamlardır. Yani birinci yıl için 1 + 5 / 100 = 1.05, ikinci yıl için 1.05 + 5 / 100 = 1.1025, üçüncü yıl için 1.1025 + 5 / 100 = 1.1576’dır... vb. (Diziyi izlemek için Tablo:I’e bakınız.)

Formülde (n) yıl olarak zarar süresini simgeler.

Bu formülle kazanç katsayılarının nasıl oluştuğu, aşağıda (10) yıl¬lık örnekle gösterilmiştir.

TABLO: V

Yıllar(n) Kn - 1 / K - 1 %5 artış katsayısı
1 1.0500 -1/1.05-1 = 1.0000
2 1.1025 -1/1.05-1 = 2.0500
3 1.1576 -1/1.05-1 = 3.1525
4 1.2155 -1/1.05-1 = 4.3101
5 1.2763 -1/1.05-1 = 5.5256
6 1.3401 -1/1.05-1 = 6.8019
7 1.4071 -1/1.05-1 = 8.1420
8 1.4775 -1/1.05-1 = 9.5491
9 1.5513 -1/1.05-1 = 11.0266
10 1.6289 -1/1.05-1 = 12.5779

b) Peşin değer formülü ve iskonto katsayıları:
Formül: Kn – 1 / Kn (K – 1)

TABLO: VI

Yıllar(n) Kn - 1 / Kn (K – 1) Peşin değer
1 1.0500.0000 -1 / 1.0500.0000 (1.05-1) = 0.9524
2 1.1025.0000 -1 / 1.1025.0000 (1.05-1) = 1.8594
3 1.1576.2500 -1 / 1.1576.2500 (1.05-1) = 2.7232
4 1.2155.0625 -1 / 1.2155.0625 (1.05-1) = 3.5460
5 1.2762.8156 -1 / 1.2762.8156 (1.05-1) = 4.3295
6 1.3400.9564 -1 / 1.3400.9564 (1.05-1) = 5.0757
7 1.4071.0042 -1 / 1.4071.0042 (1.05-1) = 5.7864
8 1.4774.5544 -1 / 1.4774.5544 (1.05-1) = 6.4632
9 1.5513.2822 -1 / 1.5513.2822 (1.05-1) = 7.1078
10 1.6288.9463 -1 / 1.6288.9463 (1.05-1) = 7.7217

4- Formülle hesaplama:
Şimdi bu katsayıları kullanarak zarar hesabına esas kazançları ve peşin değeri bulalım:Yukarda TABLO:II’de yıllık 100 liranın %5 artırı¬mıyla (10) yıllık kazançlar ve yıllık ortalaması belirlenmişti. O tabloda görüleceği gibi, işlemiş dönem için belirlenen 100 liranın, işleyecek dö¬nem başındaki %5 artırımlı tutarı olan 105 lira başlangıç alınmıştı. Bu¬rada, uygulamada sıkça rastladığımız bir yanlışa değinmek istiyoruz. Şöyle ki: Çalışma yaşamında ücret artışları dönem sonunda değil, dönem başında yapılır. Yıllara göre belirlenen kazançlarda, bilinen (işlemiş) dönemdeki en son kazanç (örneğin) 100 lira olarak saptan¬mışsa, ondan sonra gelen işleyecek dönem başındaki kazanç tutarı ar¬tışlı (zamlı) ücret olacaktır. %5 artırım değerine göre, geleceğe yönelik artırım işlemine başlarken 100 lira değil, dönem başı kazancı olan 105 lira birim alınacaktır.


Bu açıklamalardan sonra, işleyecek dönem başında 105 lira olan yıllık kazancın (10) yıllık %5 artışlı tutarını ve tazminat hesabına esas ortalama yıllık kazancı, Kn-1/K-1 formülüyle (10) yıl için bulunan yukarda TABLO:V’deki (12.5779) katsayısını uygulayarak hesaplayalım:
105 x 12.5779 / 10 yıl = 132,07 TL. (Ortalama yıllık kazanç)

Görüldüğü gibi, kısa yoldan hesaplanan 132,07 lira ortalama yıllık kazanç, yukarda TABLO:II’deki döküm tablosundaki sonuçla aynıdır.

Peşin değeri bulmak için de Kn-1 / Kn (K-1) formülünü kullanarak düzenlediğimiz TABLO: VI’dan (10) yılın (7.7217) iskonto katsayısını uygulayalım:
132,07 x 7.7217 = 1019,80 TL. (Peşin değer)

Bu da, yukarda TABLO: IV/A’daki veya IV/B’deki sonuçlarla aynı¬dır.

5- Bir hesaplama örneği:
1982 öncesinde kullanılan %5 artırımlı ortalama kazanç ve sabit taksitli rant formülleriyle düzenlenmiş bir tazminat hesabı:

Olay tarihi : 01.05.1979
Rapor tarihi : 20.06.1982
Zarar süresi : 30 yıl
İşgöremezlik : % 43
Davalının kusuru : 6/8
Kazanç durumu : Asgari ücret

Yukardaki örneğe göre, önce rapor tarihine kadar yürürlükte olan asgari ücretler “işlemiş dönem kazançları” olarak hesaplanacak; daha sonra rapor tarihinde yürürlükte olan en son asgari ücret birim alınarak zarar süresi kadar yıllık kazançlar her yıl için %5 artırılıp her artış bir önceki yılın rakamına eklenerek “işleyecek dönem kazançları” hesap¬landıktan sonra, işlemiş ve işleyecek kazançları toplamı, zarar (yıl) sayı¬sına bölünerek “ortalama yıllık kazanç” bulunacak; bu rakam her yıl için zarar süresi kadar %5 iskonto edilerek veya formüldeki katsayı ile çarpı¬larak bir defada toptan ödenecek tazminatın “peşin değeri” ortaya çıka-rılacaktır. Yukardaki verilere göre işlemlerin seyri şöyledir:

a) İşlemiş dönem kazançları:
01.05.1979 - 01.01.1981 arası : 3.241 x 8 ay = 25.928
01.01.1981 - 01.05.1981 “ : 4.604 x 4 ay = 18.416
01.05.1981 - 01.01.1982 “ : 7.313 x 8 ay = 58.504
01.01.1982 - 01.05.1981 “ : 7.371 x 4 ay = 29.484
Toplam (2) yıllık işlemiş dönem kazançları : 132.332

b) İşleyecek dönem kazançları:
Davacının (30) yıllık aktif dönem zarar süresinin ilk (2) yıllık işlemiş dönemden sonraki (28) yıllık zarar hesabına esas kazançlar, en son bilinen aylık net 7.371 TL. asgari ücret birim alınarak %5 artışlı hesapla¬nacak; bunun için Kn-1 / K-1 formülüyle (28) yılın (47.7271) %5 artış katsayısından yararlanılacaktır. Buna göre:
7.371 x 12 x 47.7271 = 4.221.557 TL.


c) Kazançlar toplamı ve yıllık ortalama kazanç:
İşlemiş dönem kazançları : 132.332 TL.
İşleyecek dönem kazançları : 4.221.557 “
Toplam kazançlar : 4.353.889 “
Ortalama yıllık kazanç: 4.353.889 / 30 yıl = 145.130 TL.

d) İskonto işlemi ve peşin değer:
Kn-1 / Kn (K-1) formülüyle (30) yılın %5 iskonto katsayısı (15.3725) uygulanarak peşin değer bulunacaktır:
145.130 x 15.3725 = 2.231.011 TL.

e) Zarar hesabı:
Davacının %43 işgöremezlik derecesine ve davalının 6/8 kusur oranına göre tazminatın net tutarı:
2.231.011 x %43 x 6/8 = 719.501 TL.

II- HESAPLAMADA 1982-1994 ARASI DÖNEM

1- Artırım ve iskonto oranının %5’den %10’a çıkarılması
Bu dönemde, yukarda açıklanan ortalama ücret ve sabit rant tek¬niğine bağlı kalınmakla birlikte, geleceğin kazancının saptanmasında geometrik artış oranı %5’den %10’ çıkarılmıştır. Başka bir deyişle, ser¬mayeleştirme işlemi sabit rant yöntemiyle yapılmakla birlikte kazanç artış ve iskonto oranları %5 iken %10 olmuştur. Bu noktaya, özellikle sosyal güvenlik kurumlarının rücu davalarını incelemekle görevli Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin kararlarıyla gelinmiştir. 1982 yılından başlayarak oluşturulan kararlarda genellikle şöyle denildiği görülmüştür:
Sigortalının çalışabilirlik süresi içinde, kazançlarında gerçekleşen ve bi¬linen artışlar, hesapta aynen nazara alınacak ise de, gelecek yıllardaki kazancın bilinen yıl kazancından başlayarak, her yıl %5 artırılmak suretiyle saptanmasına çalışılmaktadır. Oysa ekonomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi un-surlar gözönünde tutulunca %5 artışın yetersiz kaldığı söylenebilir. Bu konular¬daki teknik ve bilimsel incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar da dikkate alına¬rak, gelecek yıl kazançlarının %5 yerine, uygun ve gerçeğe yakın bir oranda artırılması yoluyla saptanması, adalet ve nesafetin gereğidir.
(10. HD. 27.10.1982, 3553-4622)

Zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum’un rücu hakkı, sigortalının işverenden isteyebileceği tazminat miktarı ile sınırlı olduğundan, rücu tazmina¬tının tavanını belirlemek açısından, sözkonusu tazminatın hesaplatılması ama¬cıyla, önceki hüküm bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak bilirkişiye tavan hesabı yaptırılmıştır.
Ne var ki, sigortalının işverenden isteyebileceği tazminat miktarı hesap¬lanırken, gelecek yıllara ilişkin kazançların, bilinen en son kazanç yılından başlayarak her yıl %5 artırılmak suretiyle saptandığı anlaşılmaktadır. Oysa ekonomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigorta¬lının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar gözönünde tutulunca %5 artışın yetersiz kaldığı söylenebilir. Bu konulardaki teknik ve bilimsel ince¬lemelerin ortaya koyduğu sonuçlar da dikkate alınarak, gelecek yıl kazançlarının %5 yerine, uygun ve gerçeğe yakın bir oranda artırılması yoluyla saptanması, adalet ve nesafetin gereğidir.
(10.HD.26.10.1982, 5147-5266)

Rücu tazminatının tavanını belirlemek bakımından bilirkişiden alınan he¬sap raporunda, gelecek yıllara ilişkin kazançların bilinen en son kazanç yılından başlanarak her yıl %5 arttırılmak suretiyle saptandığı anlaşılmaktadır. Oysa, ekonomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigorta¬lının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normlar altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları ve sair unsurlar gözönünde tutu¬lunca, %5 artışın yetersiz kaldığı söylenebilir. Bu konudaki teknik ve bilimsel incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar da dikkate alınarak, gelecekteki kazanç¬ların %5 yerine, uygun ve gerçeğe yakın bir oranda artırılması yolu ile sap¬tanması, adalet ve nesafetin gereğidir.
(10.HD.31.05.1984, 2651-3083)

Zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum’un rücu hakkına ilişkin tazminat miktarı hesaplanırken kazançların her yıl %5 artırılmak suretiyle sap¬tandığı anlaşılmaktadır. Ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalı¬şanlara ayrılabilen pay oranları ve diğer unsurlar gözönünde tutulunca, %5 artış dahi yetersizdir. Bu konulardaki teknik ve bilimsel incelemelerin ortaya koy¬duğu sonuçlar da dikkate alınarak gelecek yıl kazançlarının hüküm tarihinden yakın bilinen gerçek ücretlerin gözönünde bulundurulmak suretiyle %5 yerine uygun ve gerçeğe yakın bir oranda artırılması adalet ve nesafetin gereğidir.
(10.HD.24.02.1984, 1059-1121; YKD. 1984/7-1048)

Tavan hesabında, desteğin gelecek yıllardaki kazancı, bilinen yıl ka¬zançlarından başlanarak her yıl %5 artırılmak suretiyle saptanmıştır. Oysa, eko¬nomik konjonktür, iş hayatındaki toplu sözleşme ve pazarlık düzeni, sigortalının zamanla uzmanlaşma ve meslekte ilerleme olasılığı, işçi ücretlerinin henüz milletlerarası normların altında olması, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artıştan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar göz önünde tutu¬lunca %5 yerine uygun ve gerçeğe yakın bir oranda artırılması yoluyla saptanması adalet ve nesafet gereğidir. Bu yolda tavan incelemesini içermeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması isabetsizdir.
(10.HD.01.12.1987, 6344-6665)

Bu kararlara Hukuk Genel Kurulu da katılmış; örneğin 04.12.1985 gün 1984/10-332 E. 1985/980 K. sayılı kararda yukardaki görüşler yine¬lenmiştir. (YKD. 1986/12-1756)

Görüldüğü gibi, sigortanın rücu davalarında tazminat tavanının % 5 oranı üzerinden hesaplanması az bulunmuş; ancak ne kadar bir artırım öngörüldüğü açıkça belirtilmeyip “uygun ve gerçeğe yakın” bir oranda artırılması istenmiştir. Daha sonraki kararlarda %10 oranı açıkça dile getirilinceye kadar mahkemelerin ve bilirkişilerin ne yaptıkları, artırım ve iskonto oranını nasıl belirledikleri ve nasıl bir hesap sonucunu Yargıtay’a kabul ettirdikleri konusunda kesin bir bilgi edinemedik. Yalnızca bir Yar¬gıtay üyesinin 1993 sempozyumundaki bildirisinden “%5’den %10 ora¬nına “el yordamıyla” gelindiğini, önceden herhangi bir araştırma yapıl¬madığını öğrendik. Anladığımız kadarıyla, o günlerin kaygısı, sosyal güvenlik kurumlarının parasal dengesinin korunup kollanması olmuş; o nedenle tazminat tavanının daha yüksek hesaplanması amaçlanmıştır. Böyle bir uygulamanın, iş kazalarını sigorta kurumu için bir finans kay¬nağı haline getireceği söylenmiştir ki, bunun “adalet ve nesafet”le bağ¬daşmadığı açıktır.
Şunu da belirtelim ki, 1982 yılı hesap değişimi için kesin bir tarih değildir. 1994 yılına gelinceye kadar Yargıtay daireleri arasında farklı görüşler, farklı uygulamalar süregelmiştir. Örneğin, 9. Hukuk Dairesi’nin 22.11.1984 gün 8967-10180 sayılı kararında %10 oranının yeterince tartışılmadan ve gerekçeleri gösterilmeden uygulamaya konulması eleşti¬rilmiş, aynı Dairenin 28.11.1989 gün 7498-10243 sayılı kararında %5 artırım ve %5 iskonto oranına göre hesaplama yapılması istenmiştir. Oysa, bu karardan iki yıl önceye ait 9. Hukuk Dairesi’nin 11.06.1987 gün 5668-5816 sayılı kararında “Maddi tazminat hesabında yıllık gelir artışları %10 üzerinde olduğuna göre bunun peşin sermayeye çevrilmesinde de %10 indirim (iskonto) oranının uygulanması gerekir” denildiği görülmüş¬tür. Daha sonraları %10 oranının hangi yıldan başlayarak bütünüyle benimsendiğini ve daireler arasında birlik sağlandığını kesin saptayama¬dık. Ancak 1990 yılından sonraki raporların hemen hepsinde %10 oranı görülmektedir.

2- İşlemiş ve işleyecek zarar ayrımı ve iskontonun yalnızca iş¬leyecek dönem için öngörülmesi
Bu dönemin, öncekinden ayrılan bir yönü de, işlemiş dönem zara¬rının iskonto edilmeden ayrı hesaplanması ve yalnızca işleyecek döne¬min iskontoya tâbi tutulmasının öngörülmesidir. Bu konudaki kararlarda şu tür açıklamalar yapıldığı görülmüştür:
İskonto, vadesi gelmemiş bir borcun vadesinden önce ödenmiş olması, alınan paranın vadeye kadar değerlendirme olanağının bulunması nedeniyle borcun haksız iktisaba imkân vermeyecek oranda indirilmesidir. Rapor düzen¬leme tarihine kadar her sene hesaplanan destek zararı, tazminat sorumluları tarafından hak sahiplerine henüz ödenmemiş bulunduğundan vadesinden önce ödenmiş bir borçtan söz edilemez. Dolayısıyla, rapor düzenleme tarihine kadar bu şekilde saptanan zararlar iskontoya tabi tutulamaz. Aksinin kabulü, vadesi gelmiş ve henüz ödenmemiş bir borcun iskontoya tabi tutulması olur ki, iskonto kavramı ile bağdaştırılamaz. Ayrıca işveren ve haksız fiil faillerinin sebepsiz zenginleşmesi, hak sahipleri ve Kurum’un bir kesim hakkının, işveren ya da haksız fiil faillerine bırakılması sonucunu doğurur ki, bu sonuç, adalet ve nesafet kuralları ve hukukla bağdaştırılamaz.
(10.HD.01.12.1987, 6344-6665)

Ancak bu yeni uygulamaya 9. Hukuk Dairesi karşı çıkmış ve çeşitli kararlarında şu tür gerekçeler ileri sürdüğü görülmüştür:
Rapor tarihinden önceki geçmiş yıllara ait yıllık kazanç kayıplarının da olay tarihine göre iskontoya tâbi tutulması gerekirken, iskontosuz hesap yapıl¬ması daire içtihatlarına aykırıdır. (9. HD. 24.03.1992, 91/15229-92/3381; YKD. 1993/6-877)

Bilirkişi tazminat hesabında, aktif dönemle ilgili zararın, olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki kısmını bilinen ücrete göre (işlemiş tazminat), rapor tari¬hinden sonraki kısmı ise (işleyecek tazminat) şeklinde belirlemiş ve gelir orta¬lamasının tespitinde olay tarihi ile rapor tarihi arasındaki geliri hesaba dahil etmemiş, bu süreye ait tazminatı iskontoya dahil etmemiştir. (Oysa) peşin ve toptan ödemenin söz konusu olduğu durumlarda tazminatın peşin sermaye değe¬rinin saptanması gerekir. Zararın olay tarihine göre tespit edilmesi ve hükmün olay tarihi itibariyle kurulması sebebiyle tazminatın peşin sermayeye çevrilme¬sinde de olay tarihinin dikkate alınması gerekir. Haksız fiil (veya akde aykırılık) sebebiyle hüküm altına alınan tazminata, olay tarihinden faiz yürütülmesi kuralı da tazminatın olay tarihi itibariyle sermayeleştirilmesini zorunlu kılar. Aksi halde olay tarihi itibariyle gerçekleşmemiş, muacceliyeti ileri bir tarihte söz konusu olabilecek bir tazminat alacağı için geriye gidilerek olay tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olur ki, bu doğru olmaz. Öte yandan bu tür tazminat hesapları genelde ihtimali verilere dayanır. Bu ihtimali yön, olay tarihinden sonraki durumlarda her zaman için söz konusudur. Olay tarihi ile rapor (veya hüküm) tarihi arasında ücretin tespit edilebilir olması onun ihtimali olma niteli¬ğini değiştirmez.
(9.HD.23.10.1990, 7801-10563; YKD. 1991/4-565)

Yargıtay daireleri arasındaki bu görüş ayrılıkları, Hukuk Genel Ku¬rulu’nun çeşitli kararları ile giderilmiş ve işlemiş-işleyecek dönem ayrımı ile işlemiş dönemin iskontoya tabi tutulmaması görüşü uygulamaya yer¬leşmiştir. Buna ilişkin kararlardaki açıklamalar şöyledir:
Mahkeme ile Yüksek Daire arasındaki uyuşmazlık, rapor tarihine kadar bilinen verilere göre hesaplanan zararın olay tarihine göre sermayeleştirilip sermayeleştirilmeyeceği, başka bir anlatımla iskontoya tabi tutulup tutulmaya¬cağı noktasında toplanmaktadır.
Hayata ve beden tamlığına karşı işlenen haksız fiillerde zararın gerçek miktar ve şümulü zamanla daha iyi anlaşılabileceğinden, mümkün olduğu kadar geç bir tarih esas alınmalıdır. Buna göre, bilirkişinin hüküm tarihine en yakın verileri dikkate alarak rapor tarihine kadar gerçekleşen zararı somut olarak he¬saplamış olması, “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesine uygundur.

Rapor düzenleme tarihine kadar somut olarak hesaplanan zararın olay ta¬rihi itibariyle iskontoya tabi tutulup tutulmayacağı sorusuna gelince:
Bilindiği gibi iskonto, vadesi gelmemiş bir borcun vadesinden önce ödenmiş olması halinde, alınan paranın vadeye kadar değerlendirme olanağı bulunduğundan borcun haksız iktisaba imkân vermeyecek oranda indirilmesidir. Rapor tarihine kadar hesaplanan zarar tutarı, tazmin sorumluları tarafından davacıya henüz ödenmemiş bulunduğundan, vadesinden önce ödenmiş bir borçtan sözedilemez. Dolayısıyla rapor tanzim tarihine kadar somut olarak sap-tanan zarar iskontoya tabi tutulamaz. Aksinin kabulü, vadesi gelmiş ve henüz ödenmemiş bir borcun iskontoya tabi tutulması olur ki, iskonto kavramı ile bağdaşmaz. Hüküm tarihinin önceden bilinememesi nedeniyle, bilirkişinin hü¬küm tarihi itibariyle iratları sermayeleştirmesi de mümkün değildir.
Yurt sathında uygulamada birlik sağlamak için gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zararın da bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmasında zorunluk bulunmaktadır. Bu nedenle, mah¬kemece rapor tanzim tarihine kadar somut olarak hesaplanan ve iskonto edil¬memiş zararla, rapor tanzim tarihinden sonraki bilinmeyen dönemle ilgili varsa¬yıma dayalı olarak bulunmuş olan zarara hükmedilmiş olması, bu konuda yer¬leşmiş ve kökleşmiş bulunan içtihatlara uygundur. (Yargıtay HGK. 15.05.1991, E.1991/9-102, K.267 sayılı; 13.06.1990, E.1990/10-215, K.356 sayılı; 16.03.1988, E.1987/611- K.249 sayılı kararları)

3- Kazanç artırımı ve iskontonun %10 oranı üzerinden yapılma¬sına ilişkin örnekler ve katsayılar
Yukarda %5 artırım ve iskonto ile ilgili örnekleri ve katsayı tablola¬rını, bu kez %10 oranına göre düzenleyeceğiz. Daha önce açıkladığımız gibi, tazminat hesapları iki türlü yapılabilmekte; birincisinde kazanç ar¬tışları yıl yıl alt alta sıralanıp toplanarak ortalaması bulunduktan sonra, gene yıl yıl iskonto edilip tazminat hesabına esas kazanç birimi bulun-maktadır. Bu işlem daha kısa yoldan formüller kullanılarak önceden dü¬zenlenmiş katsayı tablolarından yararlanılarak da yapılabilmektedir. Aşağıda her iki hesaplama biçimi örneklerle açıklanacaktır.

a) Kazançların %10 oranında artırımı:
Yıl yıl artırımda formül Kn olup, (1) lira birim alınmışsa, bunun her yıl için %10 oranında artırımı 1 + 0,10 = 1.10 veya 1 liranın üst üste her yıl için 1.10 ile çarpımı şeklinde de yapılabilmektedir. Bunu, hesap maki¬nesiyle her çıkan sayıyı 1.10 ile çarparak gerçekleştirebiliriz. Bunun so¬nucu ortaya (10 yıl için düzenlediğimiz) şöyle bir tablo çıkar:

TABLO: VII

Yıllar (n) %10 artırım işlemi Katsayı (Kn)
1 1.0000 x 1.10 = 1.1000
2 1.1000 x 1.10 = 1.2100
3 1.2100 x 1.10 = 1.3310
4 1.3310 x 1.10 = 1.4641
5 1.4641 x 1.10 = 1.6105
6 1.6105 x 1.10 = 1.7715
7 1.7715 x 1.10 = 1.9486
8 1.9486 x 1.10 = 2.1435
9 2.1435 x 1.10 = 2.3578
10 2.3578 x 1.10 = 2.5936
Bu tablodaki rakamları, örneğin yıllık (100) lira birim üzerinden he¬saplayıp toplarsak, (10) yıllık zarar süresinin kazançlar toplamını bulmuş oluruz.

Daha kısa yoldan hesaplama için Kn–1/K–1 formülüyle belirlenmiş katsayı tablolarından yararlanabiliriz. Örneğin yukarda 10’uncu yılın ula¬şım değeri olan 2.5936 katsayısını (1 liranın 10 yılın sonundaki ulaşım değerini) formülde yerine koyarsak (10) yılın katsayısını bulabiliriz:
2.5936 – 1 / 1.10 – 1 = 15.9360

Aşağıda bu katsayıların nasıl oluştuğu (10) yıllık bir tabloda göste¬rilmiştir:

TABLO: VIII

Yıllar(n) Kn - 1 / K - 1 %10 artış katsayısı
1 1.1000 -1/1.10-1 = 1.0000
2 1.2100 -1/1.10-1 = 2.1000
3 1.3310 -1/1.10-1 = 3.3100
4 1.4641 -1/1.10-1 = 4.6410
5 1.6105 -1/1.10-1 = 6.1051
6 1.7715 -1/1.10-1 = 7.5156
7 1.9486 -1/1.10-1 = 9.4871
8 2.1435 -1/1.10-1 = 11.4358
9 2.3579 -1/1.10-1 = 13.5794
10 2.5937 -1/1.10-1 = 15.9374

b) İskonto işlemlerinin %10 oranı üzerinden yapılması:
Kazanç artışlarında olduğu gibi, iskonto işlemleri de iki biçimde yapılmaktadır. Buna göre:
Her yıl için ayrı ayrı iskonto işlemleri 1/Kn formülüyle gösteril¬mekte; yukarda her yıl için belirlenen %10 kazanç artış sayıları her yıl için 1.10’a bölündüğünde % 10 iskonto edilmiş olmakta; bu işlem simge¬sel olarak (1) lira üzerinden yapıldığında iskonto katsayıları olarak kulla¬nılabilmektedir. Bunu (10) için aşağıdaki tabloda gösteriyoruz:


TABLO: IX

Yıllar (n) %10 iskonto işlemi Katsayı (1/Kn)
1 1.0000 / 1.10 = 0.9090
2 0.9090 / 1.10 = 0.8264
3 0.8264 / 1.10 = 0.7513
4 0.7513 / 1.10 = 0.6830
5 0.6830 / 1.10 = 0.6209
6 0.6209 / 1.10 = 0.5644
7 0.5644 / 1.10 = 0.5131
8 0.5131 / 1.10 = 0.4665
9 0.4665 / 1.10 = 0.4240
10 0.4240 / 1.10 = 0.3855

Daha kısa yoldan iskonto işlemi Kn–1 / Kn(K–1) formülüyle bulu¬nan katsayılar kullanılarak yapılabilmektedir. Bu katsayıların %10 oranı üzerinden nasıl oluştuğu aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

TABLO: X

Yıllar(n) K -1 / Kn ( K – 1) %10 iskonto katsayısı
1 1.0000 -1/ 1.0000 (1.10-1) = 0.9090 2 1.2100 -1/ 1.2100 (1.10-1) = 1.7355 3 1.3310 -1/ 1.3310 (1.10-1) = 2.4868 4 1.4641 -1/ 1.4641 (1.10-1) = 3.1698 5 1.6105 -1/ 1.6105 (1.10-1) = 3.7907 6 1.7715 -1/ 1.1715 (1.10-1) = 4.3552 7 1.9486 -1/ 1.9486 (1.10-1) = 4.8684 8 2.1435 -1/ 2.1435 (1.10-1) = 5.3349 9 2.3579 -1/ 2.3579 (1.10-1) = 5.7590 10 2.5937 -1/ 2.5937 (1.10-1) = 6.9374

4- İşlemiş ve işleyecek dönem ayrımına ve %10 oranına göre bir hesaplama örneği:
Olay tarihi : 16.04.2003
Rapor tarihi : 17.02.2005
Zarar süresi : 26 yıl
İşgöremezlik : % 38
Davalının kusuru: % 70
Kazanç durumu : Asgari ücret

a) Tazminat hesabına esas kazançlar:
aa) İşlemiş dönem kazançları:
16.04.2003 - 31.12.2003 arası :225,99 x 8,5 ay = 1.920,99 TL.
01.01.2004 - 01.07.2004 “ :303,08 x 6 ay = 1.818.48 TL.
01.07.2004 - 31.12.2004 “ :318,23 x 8 ay = 2.545.87 TL.
01.01.2005 - 16.04.2005 “ :350,15 x 3,5 ay = 1.225.53 TL.
Toplam (2) yıllık işlemiş dönem kazançları : 7.511,00 TL.

bb) İşleyecek dönem kazançları:
Davacının (26) yıllık aktif dönem zarar süresinin ilk (2) yıllık işlemiş dönemden sonraki (24) yıllık zarar hesabına esas kazançlar, en son bilinen aylık net 350,15 TL. asgari ücret birim alınarak %10 artışlı hesaplanacak; bunun için Kn-1 / K-1 formülüyle (24) yılın (88.4973) %10 artış katsayısından yararlanılacak ve işleyecek dönem zarar hesabına esas yıllık ortalama kazanç bulunacaktır. Buna göre:
350,15 x 12 x 88.4973 / 24 yıl = 15.493,67 TL. (Orta¬lama kazanç)

b) Tazminatın hesaplanması:
Davacının %38 işgöremezlik derecesine, davalının %70 kusur oranına göre (26) yıllık zarar hesaplanırken, bu döneme özgü işlemiş ve işleyecek zarar ayrımı yapılacak; işlemiş dönem zararı iskontosuz ve işleyecek dönem zararı iskontolu hesaplanacak; bunun için Kn-1 / Kn (K-1) formülüyle belirlenen %10 iskonto katsayı tablosundan yararlanıla¬cak, (24) yılın (8.9847) iskonto katsayısı uygulanacaktır. Bu açıklamalara göre zarar hesabı şöyle olacaktır:
aa) İşlemiş dönem zarar hesabı:
7.511,00 x %38 x %70 = 1.997,93 TL.
bb) İşleyecek dönem zarar hesabı:
15.493,67 x %38 x %70 x 8.9847 = 37.028,78 TL.
Toplam (26) yıllık aktif dönem zararı: 39.027,00 TL.

5- Önceki dönemin %5 oranı ve hesaplama yöntemi ile karşılaş¬tırma:
1982 öncesinde uygulanan %5 oranı ve işlemiş-işleyecek ayrımı yapılmaksızın ortalama kazanç birim alınarak yapılan tazminat hesabı ile bu dönemin %10 oranı ve işlemiş-işleyecek zarar ayrımını karşılaştırmak için aşağıda %5 oranına ve önceki yönteme göre bir hesaplama sonucu çıkarılmıştır. Buna göre:

İşlemiş dönem kazançları
(yukardaki 2 yıllık hesap sonucu) : 7.511,00 TL.
%5 artışlı (24) yıllık işleyecek dönem
(katsayı 44.5020) : 186.988,50 TL.
Toplam (26) yıllık kazançlar : 194.500,00 TL.

Ortalama yıllık kazanç: 194.500,00 / 26 = 7.481,00 TL.

Tazminat hesabı (%5 iskonto katsayısı 14.3752):
7.481,00 x %38 x %70 x 14.3752 = 28.606,00 TL.

Görüldüğü gibi arada 11.000,00 TL. fark vardır.

6- Son dönem hesaplama biçimi ile karşılaştırma:
Bundan sonraki bölümde anlatılacak olan ve halen Yargıtay’ca uygulanması uygun görülen hesaplama biçimine göre yukardaki hesap sonucunun ne olacağı merak edilebilir. İlerde çeşitli denemelerle hesap¬lama yöntemleri arasındaki farklar gösterilecek ve karşılaştırma olanağı sağlanacaktır. Şimdilik burada bir örnek vermek istiyoruz. Eğer yukardaki hesaplar bugünkü hesaplama biçimine göre yapılırsa sonuç şöyle ola¬caktır:
İşlemiş dönem kazançları (yukardaki gibi 2 yıllık) = 7.511,00 TL.
İşleyecek dönem kazançları: 350,15 x 12 x 24 = 100.843,00 TL.
Toplam (26) yıllık kazançlar : 108.354,00 TL.

Tazminat hesabı:
108.354,00 x %38 x %70 = 28.822,00 TL.

Çıkan sonuç, %5 oranının ve ortalama kazancın uygulandığı 1982 öncesi sabit rant yöntemiyle aynıdır. O halde %5 oranının %10’a çıkarıl¬ması dengeleri sarsmış, boş yere sistemin bozulması sonucunu doğur¬muştur. Aşağıda bu konu üzerinde ayrıntılı olarak durulacaktır.

III-1994 YILINDAN SONRAKİ DÖNEM

1- Tazminat hesaplarına ilişkin tartışmalar ve çözüm arayışları
1982 yılına kadar uzun yıllar boyunca düzenli ve tutarlı bir biçimde uygulanagelmiş olan %5 artırım değerli yıllık ortalama kazanç ve sa¬bit rant formüllerinin içyüzü, çıkış noktası ve işleyiş biçimi bilinmeden, sistemin birbiriyle bağlantısı ve bu sistem içinde yer alan tabloların ve formüllerin neye göre düzenlendiği kavranmadan, nereye varacağı ön¬ceden kestirilemeyen bir takım düşüncelerle sistemle oynanmış, denge¬lerin bozulmasına neden olunmuştur. Bozulan dengeler son aşamada (bugünkü uygulamada) daha da bozulmuş durumdadır.

Tazminat hesaplarıyla ilgili tartışmalar, yöntem arayışları ve içtihat değişiklikleri (ne yazık ki) zararın en adaletli biçimde nasıl karşılanması gerektiği yönünde olmamış; hep başka kaygılarla ve “azlık-çokluk” ya¬kınmalarına çözüm arayışları içerisinde süregelmiştir. 1982’lerde %5 olan kazanç artırım oranı az bulunup %10’a çıkarılırken sosyal güvenlik kurumlarının parasal sorunlarının giderilmesi amaçlanmıştır. 1990’lardan sonra ise tersi olmuş, %10 oranı üzerinden ortalama kazanç ve sabit taksitli rant yöntemiyle yapılan tazminat hesapları çok yüksek bulunmaya başlanmış; bu kez de 1990’larda dar boğaza giren iş çevrelerinin ve işverenlerin yakınmalarına çözüm aranmış;1993 yılında Ankara’da topla¬nan sempozyum sonrasında “progressif rant” yöntemi adıyla “aynı rakamın her yıl için ayrı ayrı %10 oranında artırılıp %10 oranında eksiltildiği ve kazançların hiç artmayıp hep başlangıçtaki rakamda kalındığı” bir hesaplama biçimi uygulamaya konulmuştur. Sözkonusu sempozyumun düzenlenmesindeki amacın, tazminat hesaplarının daha düşük miktarlı hesaplanmasını sağlayacak bir yöntem arayışı olduğunu söyleyenlere şiddetle karşı çıkılmış ise de, sonraki yıllarda bazı Yargıtay kararlarında bunun açıkça dile getirildiği görülmüştür. Bizim düşünce¬mize göre, yargının, devleti veya sermayeyi korumak, ekonomik denge¬leri sağlamak gibi bir işlevi olmadığıdır. Bizce, yargının görevi ve işlevi, zarar görenin zararını tam karşılayacak bir yöntemi uygulamak ve bu yolla toplum barışına katkıda bulunmaktır. Yukarda, konuya genel bakış bölümünde savunduğumuz gibi, hükme esas olacak tazminat tutarı iki aşamada belirlenmelidir: Birincisi, teknik bir konu olan “hesaplama aşaması” olup bu iş uzmanlara bırakılmalıdır. İkinci aşama “hukuksal değerlendirme aşaması” olup, bilirkişi raporuyla bağlı olmayan yargıç, önüne konulan hesap sonucunu hak ve adalet ölçüleri içerisinde değer¬lendirecek ve uygun bir miktara hükmedecektir. Bu nedenle, Yüksek Yargı ve yargıçlar, uzmanı olmadıkları “hesap teknikleri”ne karışma¬malı, bu konuda bilimsel temeli olmayan içtihat oluşturmamalıdırlar. Bu¬nun yerine, (Borçlar Kanunu m.42 ile m.44/2 ve Medeni Kanun m.4’deki) değerlendirme yetkilerini kullanarak adaletli bir sonuca varmaya çalış¬malıdırlar.

2- Hesaplamada yeni dönem
1982 sonrasında sistemde değişiklik eğilimlerinde olduğu gibi, bu kez de1990’lara doğru gene Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin kararlarıyla sistemi değiştirme çabaları yavaş yavaş yargıya yerleşmeye başlamış; 1993’deki Sempozyum sonrasında artık Yargıtay’ın bütün daireleri “progressif rant” yöntemi adıyla “en son bilinen kazanç unsurunun her yıl için ayrı ayrı %10 artırılıp %10 indirildiği, sonuçta kazançların hiç artmayıp hep başlangıçtaki rakamda kalındığı“ hesaplama biçi¬mini mahkemelerden istemeye, bu yeni hesaplama biçimine uymayan bilirkişi raporlarına göre verilen kararları bozmaya başlamışlardır.
Önceki dönemde olduğu gibi, bu yeni dönemin de öncülüğünü ya¬pan Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 1994 öncesindeki kararlarından iki örnek şöyledir:

10. HD.31.01.1989 gün E.1988/8789 K.1989/822 sayılı kararında:
Zarar hesaplanırken her yıl itibariyle gelirin ayrı ayrı belirlenmesi ve yine her yıl itibariyle iskonto yapılması gerekirken “ortalama” usulüyle netleş¬tirme işlemi yapılması ve “ortalamanın” giderek büyüyen rakamların tesiri al¬tında kalması nedeniyle kazanç kaybının giderek fazla alınması isabetsizdir, denilmiştir.

10 HD.11.02.1992 gün E.1991/1662 K.1992/1431 sayılı kararında da:
Rücu alacağının tavanını teşkil eden miktarın belirlenmesinde, bilinme¬yen dönem için artırım ve iskontolama işleminin her yıl için ayrı ayrı yapılması gerekirken, artırımı katsayıya, iskonto işlemini ortalamaya göre yapan yetersiz hesap bilirkişisi raporunun hükme esas alınması isabetsizdir, açıklaması yapıl¬mıştır. (Aynı biçimdeki 10. HD. kararlarından örnekler: 05.05.1992, E.1991/2824-K.1992/5037; 08.06.1993, E.1991/15702 – K.1993/6201)

1994 yılından sonra artık, Yargıtay’ın tazminat davalarına bakan diğer daireleri de aşağı yukarı aynı cümlelerle, bu yeni hesaplama biçi¬mine uymayan kararları bozmaya başlamışlardır. Ancak ne var ki, bu yeni dönemin başlangıcında, yüksekliğinden yakınılan tazminat tutarları¬nın düşürülmesi ve en aza indirilmesi arayışlarında aşırıya kaçılmış; bir takım anlaşılması güç ve uygulanması olanaksız kurallar yaratılarak bir süre için haksızlıklara, zarar görenleri önemli hak kaybına uğratan uy¬gulamalara kapı açılmıştır. Tazminatın en aza indirilmesi çabalarında, ortalama kazanç ve sabit rant formüllerinin bir yana bırakılması ve onun yerine “kazançların hiç artmadığı” her yıl için eşit oranda artırım ve indi¬rim uygulaması yeterli bulunmamış; faiz başlangıcı değiştirilerek taz¬minat tutarlarının daha da düşürülmesi amaçlanmıştır. Bu ilk döneme ilişkin Yargıtay kararlarında“faize ilişkin” anlaşılması güç ve uygulama biçimi belirsiz açıklamalardan bir örnek aşağıdadır:

Yargıtay 9. HD. 04.04.1994 gün E.1993/17234 - K.1994/5080 sa¬yılı kararının faize ilişkin bölümleri özetle şöyledir:
Olay tarihi ile hüküm (veya hüküm tarihine mümkün olan en yakın bir tarihte alınacak rapor) tarihi arasındaki işlemiş tazminata, olay tarihi ile hü¬küm tarihi arasındaki ortalama bir tarihten itibaren yasal faiz yürütülme¬lidir. Zira, bu döneme ilişkin zararın tamamı olay tarihinde gerçekleşmiş değil¬dir.
Hüküm (veya rapor) tarihinden sonraki döneme ilişkin zararın saptanma¬sında, ölenin veya zarar görenin hüküm (veya rapor) tarihindeki net geliri esas alınıp, her yıl için ayr ayrı %10 oranında artırılarak ve yine ayrı ayrı %10 ora¬nında iskontoya tabi tutularak peşin sermaye değeri bulunmalı; işleyecek dö¬nem için belirlenen tazminata hüküm tarihinden başlamak üzere yasal faiz yürütülmelidir, denilmiştir.

Bu (haksız) uygulama bir buçuk yıl kadar sürdürülmüş; bu süre içerisinde pek çok kişi önemli derecede hak kaybına uğratılmışlardır. Öte yandan mahkemeler faizin işlemeye başlayacağı ortalama tarihi belirle¬mekte, daha doğrusu bu yöntemi kavramakta zorlandıkları gibi, haksız eylemlerde faizin olay tarihinden başlayacağı (gasbeden daima temerrüt halindedir) evrensel kuralına ters düşen bir durum yaratılmıştır. Faize ilişkin bu tür kararlarla da görülmüştür ki, bu dönemde gerçek amaç, tazminat tutarlarını olabildiğince düşürme eğilimleri olmuş; yargının asıl işlevi gözardı edilmiştir.
Faize ilişkin bu yanlıştan bir veya bir buçuk yıl sonra dönülmüş ve Hukuk Genel Kurulu’nun ard arda verdiği kararlarla “haksız eylemlerde faiz başlangıcının olay tarihi olduğu” açıklaması yapılarak haksızlık ortadan kaldırılmıştır. Buna ilişkin birkaç örnek:

HGK. 01.11.1995 gün E.1995/9-679 – K.898 sayılı kararı (özet):
Bedensel zarar, hüküm tarihine en yakın veriler gözetilerek hesaplanma¬lıdır.
Gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı ve gerek beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor düzenleme tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler gözetilerek ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak; rapor düzenleme tarihinden sonraki zarar da bilinen en son kazanç esas alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır.
Tazminat miktarına faiz uygulaması olay tarihinden başlatılmalıdır.

HGK. 28.06.1995 gün E.1994/9-628 – K.1995/694 sayılı kararı (özet):
Beden tamlığına karşı işlenen haksız eylemlerde zararın gerçek miktar ve kapsamı zamanla daha iyi anlaşılabileceğinden, olabildiğince geç bir tarihin esas alınması gerekir. Bu nedenle, hüküm tarihine en yakın verilerin gözetilerek rapor düzenleme tarihine kadar gerçekleşen zararın somut olarak hesaplanması gerekir. Bu husus “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesinin de gereği¬dir.
Rapor düzenleme tarihinden sonraki zararın da bilinen son kazanç göze¬tilerek her yıl %10 artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanması gerekir.
Yukarda açıklanan yönteme uygun biçimde belirlenecek tazminat mikta¬rına, olayın haksız eylemden kaynaklandığı gözetilerek, olay tarihinden başlaya¬rak faiz uygulanması gerekir.

3- Her yıl için eşit oranda artırım ve indirimin uygulamaya yer¬leşmesi
1994 yılı öncesinden başlayarak ilerleyen yıllara doğru Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin öncülüğünü yaptığı yeni hesaplama biçimi, yavaş yavaş Yargıtay’ın öteki daireleri tarafından da benimsenmeye ve şu tür¬den kararlar verilmeye başlanmışlardır:

İşçinin günlük net geliri tespit edildikten sonra: a)Bilinen dönemdeki ka¬zancı, iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan; b)Bilinmeyen dönemdeki kazancı ise, her yıl için %10 artırılıp %10 iskontoya tabi tutularak, orta¬lama yönteme başvurulmaksızın, aktif ve pasif dönem itibariyle her yıl için ayrı ayrı hesaplanmalıdır.
(21.HD.28.03.1995, 905-1093)

İşçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mev¬cut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplana¬cağı; bilinmeyen dönemdeki kazancının ise, yıllık olarak %10 artırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı; aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yar¬gıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. (21.HD.03.07.1996, 3952-3992)

Yurt sathında uygulamada birlik sağlamak için gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında rapor tanzim tarihinde gerçekleşen bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplama yapılmaktadır.
Davaya konu olayda, davacıların desteği trafik kazasında hayatını kay¬bettiğine göre, yukarda belirtilen ilkeler gözetilerek, desteğin ölüm tarihinden hüküm tarihine en yakın hesap tarihi itibariyle desteğin bilinen geliri artırım yapılmadan ve iskontoya tabi tutulmadan bilinen dönem zararı hesaplanmalı; bundan sonrası için ise desteğin bilinen ve belirlenebilen en son geliri her yıl %10 oranında artırılarak ve her yıl için %10 iskontoya tabi tutularak peşin değerli zarar hesabı yapılmak suretiyle davacıların uğradıkları zarar miktar¬ları belirlenmelidir. (4.HD.24.05.1999, 3131-4839)

Destekten yoksun kalma tazminatı hesabında bilinen devre ile ilgili he¬saplama bilinen ücretler üzerinden, bilinmeyen dönem zararı ise Yargıtay’ın bugün için yaygın uygulaması karşısında bilinen en son ücreti yıl yıl %10 artırılarak ve yıl yıl %10 iskonto edilerek belirlenmesi şeklindedir. Tür¬kiye’nin bugün içinde bulunduğu ekonomik konjonktür, ücret artışlarının muay¬yen bir süreden sonra durduğu ve bir yıllık mevduat faizinin ulaştığı düzey, ülke gerçekleri, milli gelirdeki artış ve bu artışlardan çalışanlara ayrılabilen pay oranları gibi unsurlar ve ücret artışlarıyla iskonto oranı arasında bulunması gereken ve Yargıtay’ca uygulanan denklik kuralı karşısında, bilirkişi raporunda (destek süresince ortalama ücret ve tüm yılların sabit katsayı ile çarpımı şeklin¬deki ücret ve iskonto haddi kabul edilerek) belirlenen oranların kabulü mümkün değildir.
(4.HD.05.04.1999, 2466-3326)

Temyiz itirazının konusu, zarar görenin bilinmeyen (işleyecek) dönem¬lere ilişkin tazminat hesabındaki yöntem ile ilgilidir. Mahkemece, bilinmeyen dönem zararı bilinen son gelirin her yıl için ayrı ayrı %10 oranında artırılarak, bunların ortalaması alınıp bu rakamın her yıl için ayrı ayrı %10 oranında iskonto edilmesi suretiyle belirlenen rapora göre hüküm kurulmuştur. Davalı vekili, bilinmeyen (işleyecek) dönem zarar hesabında ortalama yöntemine başvurulma¬sının Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Beden gücü kaybına uğrayanın veya ölüm halinde destekten yoksun ka¬lanların bilinmeyen (işleyecek) dönem zararlarının hesap yöntemi ile ilgili yasal bir düzenleme yoksa da, konuya Yargıtay Daire ve Hukuk Genel Kurulu karar¬ları ile açıklık getirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 01.11.1995 gün 1995/9-679 E. Ve 1995/898 K. sayılı içtihadında özetle: “Hüküm tarihinden sonraki gelecek yıllar için zarar ve tazminat hesabının yıllık ortalama gelir esas alınarak değil, ölenin veya zarar görenin hüküm veya rapor tarihindeki yıllık net geliri esas alınıp bu tarihten itibaren ileriye yönelik her yıl için ayrı ayrı (yıllık taksitler halinde) %10 oranında artırılmak suretiyle yapılmalıdır. Bu şekilde belirlenen yıllık zararlar yine hüküm veya rapor tarihi itibariyle ayrı ayrı iskontoya tabi tutularak peşin sermaye değeri bulunmalıdır. Hesaplama bilinen son gelir nazara alınıp her yıl için %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle yapılmalıdır” biçimindeki uygulamayı benimsemiştir. Genel Kurul bundan sonraki kararlarında da bu uygulamayı kararlılıkla sürdürmüştür.
Dairemiz 12.12.1997 gün 7635-9173 sayılı ve onu izleyen kararlarında, Yüksek 13. Hukuk Dairesi 02.03.1998 gün 1997/10172 E. 1998/1882 K. sayılı kararında Hukuk Genel Kurulu’nun anılan kararına uygun olarak ve hemen hemen aynı cümleleri kullanarak “bilinmeyen döneme ilişkin zarar ve tazminat miktarının hesaplanmasında, bilinen en son gelir esas alınarak her yıl %10 artı¬rılıp %10 iskonto edilmek suretiyle ve ortalama hesap yöntemine başvurulmak¬sızın hesaplama yapılması gereğini vurgulamıştır.
Ortalama yöntemine başvurularak yapılan hesaplamalarda bulunan net zarar rakamları, her yıl için ayrı ayrı %10 artırım ve %10 iskontolama suretiyle bulunan zararın birkaç katı olmaktadır. Her ne kadar Yüksek 10. Hukuk Dai¬resi’nce “artırım ve iskontolamanın yıllar itibariyle yapılmasında yıllık kazanç kaybı peşin değerinin sabit kalmasının isabetsizliği” gerekçesi gerçekten mes¬lekte kıdem artışı nazara alındığında matematiksel olarak doğru sayılabilirse de, yıllardır yüksek enflasyon gerçeği ile yaşayan ülkemizde çalışanların reel üc-retleri yıllar itibariyle artmayıp, aksine eksilirken, bu tür tazminata ilişkin kararlarla zarar görenin yaşayacağı varsayılan uzun yılların artırılmış gelirleri toplanıp peşinen ödenmesi, faiz de eklenerek yapılmakla, bunun getireceği rant da nazara alındığında, ortaya haksız kazanımlar çıkabileceği gözden uzak tutul¬mamak gerekir.
(11.HD.06.07.2000, 4286-6457)

Zarar görenin, olay tarihi ile hüküm tarihi arasındaki devre için zararı somut olarak hesap edilecek, hüküm tarihindeki yıllık net kazancı (veya yıllık net gelir kaybı) tespit edilecek ve gerçek zarar belli olduğu için iskontoya tabi tutulmayacaktır. Rapor tanzim tarihinden sonraki zarar için ise, bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında arttırılmak ve iskonto edilmek suretiyle he¬saplanacaktır. Bu hesap tarzı yurt sathında uygulamada birlik sağlamak ama¬cıyla yapılması zorunlu olduğu gibi, doğru bir hesap yöntemidir. (11.HD.02.11.1999, 3682-8684)

4- Yeni yöntemin uygulanmasına ilişkin görüşler ve eleştiriler
Gelecekteki zararın hesaplanmasında, en son bilinen kazancın her yıl için aynı oranda artırılıp aynı oranda eksiltilmesini öngören yön¬tem, aslında artırım ve iskonto işleminin gereksiz olduğu basit bir he¬saplama işidir. Ancak, her nedense bu matematiksel gerçek bir türlü kabul edilmemekte; bilirkişilerden gereksiz yere artırım-iskonto tabloları düzenlemeleri istenmektedir. Oysa, gerek bu sistemin yargıda yerleşme¬sine katkıda bulunanlar ve gerekse sisteme karşı olanlar, gelecekteki kazançların hiç artmayıp hep başlangıçtaki rakamda kaldığı bu hesap¬lama biçiminde, geleceğin zarar hesabına esas kazançların, en son bili¬nen kazanç unsuru ile zarar (yıl) sayısının çarpımıyla kolayca belirlene¬bileceğini söylemişler, göstermişlerdir.

Şu bir matematik gerçeğidir ki, aynı rakamın her yıl için eşit oranda artırılması ve eksiltilmesi hep aynı rakamı verir. Geleceğin zararı hesaplanırken, her yıl için ayrı ayrı artırım ve indirim işlemini uzun uzun tablolar düzenleyerek göstermek yerine, kısaca “Kazanç x Zarar (yıl sayısı) = Geleceğin zarar hesabına esas kazançlar” formülüyle aynı sonuç elde edilebilir. Ancak ne var ki, bu matematiksel gerçek gör¬mezden gelinmekte, artırım-indirim tablolarını içermeyen ve geleceğin zararını kısa formülle hesaplayan bilirkişi raporlarına dayanan mahkeme kararları, sırf bu nedenle (uzun uzun tablolar düzenlenmediği için) Yar-gıtay’ca bozularak iş ve zaman kaybına neden olunmaktadır.

Bu yöntemi savunanlarca belirtildiği gibi “Hüküm tarihindeki net ge¬lire (veya gelir kaybına) iradın geri kalan devam süresince her yıl yüzde on zam yapılması ve sonra bu yolla artırılan iradın yine yüzde on iskontoya tabi tutula¬rak peşin değerinin hesabı, aslında boşuna bir uğraştır. Zira yüzde on zam ve yüzde on iskonto, matematik olarak birbirini yok etmektedir. Bu işlem sonunda zarar gören şahsa hüküm tarihinden sonraki devre için Yüksek Yargıtay’ca tanınan tazminat, hüküm tarihindeki net gelir kaybının, iradın bu tarihten sonraki devam süresini oluşturan yıl sayısı ile çarpımı sonucu elde edilen meblâğdan, başka bir deyişle, hüküm tarihinden sonraki yıllara ait eşit ve zam¬sız taksitlerin toplamından ibarettir. Sonuç olarak, zarar gören şahsa hüküm tarihinden sonraki devre için, hüküm tarihindeki yıllık gelir kaybının, iradın geri kalan devam süresi (yıl sayısı) ile çarpımından elde edilecek meblâğın tazminat olarak verilmesi ve bu meblâğa hüküm tarihinden itibaren faiz yürütülmesi yerinde ve isabetli olacaktır.”

Yöntem karşıtı uzman görüşleri de şöyledir: “Bu yeni sistemde (artı¬rım ve iskonto) denk alınınca oranın önemi yok artık. İster beş, ister on, ister bin alınsın durum değişmez. Zarar artık son yıllık kazancın bakiye yıl sayısı ile çarpımına eşit olur. Olur mu? Elbette. Ama mahkemeler tereddüt etti. Hayretle görüyorum hâlâ da ediyorlar. Yüksek Mahkeme başka bir sonuç amaçlıyorsa matematiksel sonuçlara ters düşmeyecek ilkeler koymalıdır. Amacı böyle ise örneğin irat artış oranı ile kapital artış oranı farklı alınmalı diyebilir. Bir başka hesap yöntemi oluşturabilir.”
Yukardaki uzman görüşünde belirtildiği gibi, artırım ve iskonto oranı eşit alınınca, oran ne olursa olsun (%5, %10, %30, %50, %80 ve hattâ %1500) durum değişmez; her yıl için ayrı ayrı artırım ve iskonto işlemi hep başlangıçtaki rakamı verir. Bu matematiksel gerçeği göster¬mek için aşağıda değişik oranlara göre düzenlenmiş beşer yıllık tablolar vereceğiz. Ancak bu tabloları vermeden önce, kazanç artış (Kn) ve iskonto (1/Kn) katsayılarının ne anlama geldiğini ve nasıl elde edildiğini açıklayalım:
Gerek kazanç artış katsayıları ve gerekse iskonto katsayıları (1) lira birim alınarak elde edilir ve tazminat hesaplarında kolaylık sağlamak için hazır tablolar haline getirilir. Rant hesaplarında, artırılacak ve iskonto edilecek kazançlar bu katsayılarla çarpılarak sonuca ulaşılır. Ayrıca belli bir paranın (n) yıl sonraki ulaşım değeri veya (n) yıl önceden tahsil edile¬cek peşin değeri bu katsayıların yardımıyla kısa yoldan hesaplanabilir. Şimdi (1) lira üzerinden artırım ve iskonto katsayılarının nasıl elde edildi¬ğini (elimizdeki basit hesap makinesini kullanarak) görelim:
Kazançların yıllık artırımı %10 oranı üzerinden yapılacaksa, 1 li¬rayı başlangıç alıp her yılın çıkan rakamını 1.10 ile çarparak artış katsa¬yılarını elde edebiliriz. Hesap makinemize bakarak artışları izleyelim: 1x1.10 = 1.1 x 1.10 = 1.21 x 1.10 = 1.331 x 1.10 = 1.4641 x 1.10 = 1.61051 ve bu tablo böylece sürer gider. Tablolarda bu katsayılar genel¬likle eşit haneli gösterilir. Şöyle:

1’inci yıl : 1.1000
2’nci yıl : 1.2100
3’üncü yıl : 1.3310
4’üncü yıl : 1.4641
5’inci yıl : 1.6105 ve bu biçimde (50) yıllık tablolar düzenlenir.

Değişik oranlara göre artış katsayıları şöyle olur:

Yıllar Artış oranı %5 Artış oranı %30 Artış oranı %50
1 1.0500 1.3000 1.5000
2 1.1025 1.6900 2.2500
3 1.1576 2.1970 3.3750
4 1.2155 2.8561 5.0625
5 1.2763 3.7129 7.5938

Şimdi de iskonto katsayılarını görelim. %10 oranı üzerinden 1 li¬rayı başlangıç alıp ard arda çıkan sayıları bu kez 1.10’a bölerek iskonto katsayılarını elde edebiliriz. Bunun da (hesap makinemize bakarak) şöyle bir seyir izlediğini görebiliriz:

1/1.10 = 0.909090909 / 1.10 = 826446280 / 1.10 = 751314480 / 1.10 = 0.683013455 / 1.10 = 0.620921132 ve böyle devam eder. Tablo¬larda iskonto katsayıları da, artış katsayıları gibi, beş haneli gösterilir ise de, biz eşit oranda artırım ve iskontonun hep aynı sayıyı verdiğini gös¬termek için (9) haneli iskonto katsayılarını kullanacağız.

İskonto katsayıları için de değişik oranlara göre bir tablo düzenler¬sek şu rakamları görürüz:
Yıllar İskonto %5 İskonto %10 İskonto %30
1 0.952380952 0.9090909091 0.7692307692
2 0.907029478 0.8264462810 0.5917159763
3 0.863837598 0.7513148009 0.4551661356
4 0.822702474 0.6830134554 0.3501277966
5 0.783526166 0.6209213231 0.2693290743

Katsayıların nasıl oluştuğunu gördükten sonra, şimdi de yıllık 300.000.000 TL. kazanç üzerinden değişik artırım ve iskonto oranlarına göre (%5, %10, %30, %50) her yıl için ayrı ayrı artırım ve iskonto işlem¬leri yapalım:

%5 artırım - iskonto tablosu
Dönem başındaki kazanç: 300,00 x1.05 = 315,00TL

Yıllar Kn 1/ Kn Tutar
1 315,00 0.9523809524 300,00 TL
2 330,75 0.9070294785 300,00 TL
3 347.29 0.8638375985 300,00 TL
4 364,65 0.8227024748 300,00 TL
5 382,88 0.7835261665 300,00 TL
T o p l a m 1.500,00 TL

%10 artırım - iskonto tablosu
Dönem başındaki kazanç: 300,00 x 1.10 = 330,00 TL

Yıllar Kn 1/ Kn Tutar
1 330,00 0.9090909091 300,00 TL
2 363,00 0.8264462810 300,00 TL
3 399,30 0.7513148009 300,00 TL
4 439,23 0.6830134554 300,00 TL
5 483,15 0.6209213231 300,00 TL
Toplam 1.500,00 TL

%30 artırım - iskonto tablosu
Dönem başındaki kazanç: 300,00 x 1.30 = 390,00 TL.

Yıllar Kn 1/ Kn Tutar
1 390,00 0.7692307692 300,00 TL
2 507,00 0.5917159763 300,00 TL
3 659,10 0.4551661356 300,00 TL
4 856,83 0.3501277966 300,00 TL
5 1.113,89 0.2693290743 300,00 TL
T o p l a m 1.500,00 TL

%50 Artırım - İskontolama tablosu
Dönem başındaki kazanç:300,00 x 1.50 = 450,00

Yıllar Kn 1/ Kn Tutar
1 450,00 0.6666666667 300,00 TL
2 675,00 0.4444444444 300,00 TL
3 1.012,50 0.2962962963 300,00 TL
4 1.518,75 0.1975308642 300,00 TL
5 2.278,13 0.1316872428 300,00 TL
T o p l a m 1.500,00 TL


Yukarda (4) ayrı örnekte görüldüğü gibi, artırım ve iskonto oranı ne olursa olsun, başlangıçtaki rakamın her yıl için ayrı ayrı eşit oranda artırımı ve indirimi hep aynı rakamı vermekte; başka bir deyişle, bu he¬saplama biçiminde kazançlar hiç artmamaktadır. O halde böyle tablolar düzenlemenin hiçbir anlamı ve gereği yoktur. Şu kısa formül, işleyecek dönem zarar hesabına esas kazanç unsurunu bulmak için yeterlidir:
Kazanç x Zarar süresi (yıl sayısı)= İşleyecek dönem kazançları

Formülü yukardaki örneğe uygularsak, kısa yoldan sonuca ulaşı¬rız. Buna göre (5) yıllık zarar süresinin kazançlar toplamı:
300,00 x 5 yıl = 1.500,00 TL. olur.

Verdiğimiz örneklerde, geleceğin zarar hesapları yapılırken “eşit oranda artırım ve indirim” işleminin (oran ne olursa olsun) hep başlan¬gıçtaki rakamı vereceği gerçeğinin, aradan bunca yıl geçmiş olmasına karşın, bugün de anlaşılamamış ya da kabullenilmemiş olmasının man¬tıklı bir açıklamasını bulamıyoruz. Eleştirimiz, böyle bir sistemin uygula¬maya konulmasına ilişkin değildir. Hattâ, bazılarının söylediği gibi, her¬hangi bir esasa dayanmamasına karşın, böyle bir hesaplama biçiminin kolay ve anlaşılabilir olması, ona bir anlamda üstünlük sağlamaktadır. Eğer bu uygulama sürdürülecekse, işlemleri uzatmaktan ve zaman kay¬bından başka bir işe yaramayan “tablo düzenleme” ısrarından vazgeçil¬meli; “Kazanç x Zarar süresi” çarpımının aynı sonucu vereceği gerçeği kabûl olunmalıdır.

IV-YÖNTEMLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

1- Yöntemler hakkında uzmanların görüşleri
Bugün uygulanmakta olan ve konunun uzmanlarınca bilimsel bir temeli olmadığı söylenen “eşit oranda artır-eksilt, ortalama yöntemine başvurma” biçimindeki hesaplama yönteminin artık bir yana bırakılıp, başlangıca dönülmesi, yani 1982 yılından önce uzun yıllar boyunca dü¬zenli ve tutarlı bir biçimde uygulanmış olan “%5 artırım değerli ortalama kazanç ve sabit rant formülleri” ile tazminat hesaplanması gerektiği görüşlerine biz de katılmaktayız. Çünkü,“ülkemizde ortalamalara daya¬nan tablolar kullanılmaktadır. PMF Fransız tablosu, ortalamaları içeren bir sistemdir. Sigorta Şirketleri bunlara göre çalışır. Sigorta Kurumu’nun bağladığı gelirlerin sermayeleştirilmesinde bu tabloya dayalı tarifelere uymak yasal bir zorunluluktur. Tarife %5 iskonto emsaline göre düzen¬lenmiştir. Doğru bir mahsup işleminin yapılabilmesi için tazminat hesap¬larında da %5 iskonto esasını kabul eden sermayeleştirme işlemi yapıl¬ması zorunludur.”

“Geleceğin zarar hesabında ortalama yönteminin en uygun yöntem olduğu, dönemsel edimleri sermayeleştiren daha uygun bir yöntem olmadığı kabul edilmektedir. Kazada kişi ölmemiş olsaydı, daha (n) yıl yaşayacaktı, ya da çalışma gücünü yitirmeseydi, daha (n) yıl çalı-şacaktı diyebilmek için bu tespitin ortalamalara göre yapılması gerekir. Bu konuda Batı ülkelerinde istatistiklere dayanan tablolar oluşturulmuş¬tur. Bu tablolar, terazi, ölçek, sıkça kullanıldığı gibi “metrik” işlevi görür¬ler. Böyle bir ortalamaya dayanmadan hesap yapılabileceğini ileri sür¬mek, maddi zararı “takdiri” olarak tespit etmekle eş anlamlıdır. Ya ülkenin gerçeklerine uygun ömür ve çalışma tabloları yaparız, ya da buna ula¬şıncaya kadar, Türkiye’nin durumuna uygun gelebilecek tablolardan yararlanırız. Ama bu vazgeçilmez vasıtayı, sistemin mantığına uygun olarak kullanmak zorundayız.” Bu nedenlerle “ortalama ücret bakımın¬dan, dengelerin bozulduğu 1982 yılına geri dönmek gerekir. Her yıl artır her yıl eksilt başlangıç ücretine dön işlemi uygun bir yöntem değildir. Bu yöntem bir ölçek tespiti ise zararın daha çok yahut az olduğu hallerde işlemi zorlaştıracaktır. Yok eğer kap değil kapsam tespiti ise, geleceğin zararı kavramını donduracaktır. Oysa Yüksek Mahkeme’nin 1982’de kullandığı “uygun oranda artırım” ilkesi esnek bir kavramdır. Bu kavram¬dan istifade ile, olaylara göre %2 - %6 arasında değişebilen artırımlarla ve ortalama ücret ve sabit rant yöntemiyle sermayeleştirme yapılabilir. Türkiye’ye uygun ortalamalar sistemi kuruluncaya kadar getirilecek her çözüm geçici onarmadan öte bir işlev üstlenmeyecektir.” “Yargı, orta-lama ömür ile peşin değer tarifesinin aynı sayılardan oluştuğunu bilmeli; ortalama yaşı kararla değiştiremeyeceği gibi, peşin değer tarifesini de¬ğiştirmeye yol açacak tarzda iskonto oranı ile oynamamalıdır. Yasal faiz yargı kararları ile değiştirilemeyeceği gibi, bu tür tazminat hesaplarında uygulanan iskonto oranı da değiştirilemez. Öyleyse progressif rant tek¬nikleri terk edilmeli, içinden çıkılamaz yeni tartışmalara daha fazla mey¬dan vermemek için “ortalama ücret ve sabit taksitli rant” yöntemine dönülmelidir.

2- Yöntemlerin karşılaştırılması ve hesaplama örnekleri:
Azlık-çokluk tartışmaları ve kaygılarıyla dengelerin bozulduğu 1982 yılı öncesine dönülmesi durumunda, %5 artırım değerli ortalama kazanç ve sabit rant tekniği ile yapılacak tazminat hesaplarının nasıl bir sonuç vereceğini ve bugün uygulanmakta olan “eşit oranda artırım-indirim” yöntemiyle aralarında ne kadar bir fark olacağını görmek ve göstermek için aşağıda bazı denemeler yapılmıştır.

ÖRNEK: 1
Hesap unsurları:
Konu : İşgöremezlik
Kaza tarihi : 01.09.2003
Davacının yaşı : 28
Zarar süresi : 32 yıl
Kusur : %70
İşgöremezlik : % 43
Kazanç : Asgari ücret

a) %5 artırımlı ortalama kazanç ve sabit rant formülleriyle he¬saplama:

Kazançlar:

Bilinen dönem:
01.09.2003- 01.09.2005 arası (2) yıllık bilinen dö¬nem kazançları:
01.09.2003 - 31.12.2003 arası: 306,00 x 4 ay = 1.224 TL.
01.01.2004 - 30.06.2004 arası: 423,00 x 6 ay = 2.538 TL.
01.07.2004 - 31.12.2004 arası: 444,15 x 6 ay = 2.665 TL.
01.01.2005 - 01.09.2005 arası: 488,70 x 8 ay = 3.910 TL.
Toplam (2) yıllık işlemiş dönem kazançları :10.337 TL.

Bilinmeyen dönem:
Davacının (32) yıllık zarar süresinin ilk (2) yıllık işlemiş dönemden sonraki (30) yıllık işleyecek dönem kazançları, %5 artırım oranı üzerinden Kn–1 / K–1 formülüyle belirlenen (30) yılın karşı¬lığı (66.4388) katsayısı, en son bilinen aylık kazanç 488,70 YTL. nın yıllık tutarı ile çarpılarak belirlenecektir. Buna göre, (30) yıllık işleyecek dönem kazançları:
488.70 x 12 x 66.4388 = 389.624 TL.

Ortalama yıllık kazanç:
Bilinen dönem kazançları : 10.337 TL.
Bilinmeyen dönem kazançları : 389.624 TL.
Toplam : 399.961 TL./ 32 yıL = 12.499 TL.

Tazminat hesabı:
Davacının (32) yıllık aktif dönem zarar süresine, %43 sürekli işgöremezlik derecesine ve davalının %70 kusur oranına göre tazminatın net ve peşin tutarı Kn-1/ Kn (K-1) formülüyle belirlenen (32) yılın (15.8027) %5 iskonto katsayısı uygulanarak hesaplanacaktır. Buna göre tazminatın net tutarı:
12.499 x 15.8027 x %43 İşgör. X %70 Kusur = 59.453 TL.

b) Eşit oranda artırım-indirim yöntemiyle hesaplama:
Yukardaki örneğin bugün uygulanmakta olan “eşit oranda artırım-indirim” yöntemiyle hesaplanması durumunda çıkacak sonuç:

Kazançlar:
Bilinen dönem (yukardaki gibi 2 yıllık) : 10.337 TL.
Bilinmeyen dönem: 488.70 x 12 x 30 yıl : 175.932 TL.
Toplam (32) yıllık kazançlar : 186.269 TL.

Tazminat hesabı:
Yukardaki hesap unsurlarına göre:
186.269 x %43 İşgör. X %70 Kusur = 56.067 TL.

c) İki yöntemin karşılaştırılması:
Görüldüğü gibi, %5 artırımlı ortalama kazanç ve sabit rant formül¬leriyle hesaplanan tazminat tutarı 59.453 TL. ve eşit oranda artırım-indirim yöntemiyle belirlenen tazminat tutarı 56.067 TL.dır. Arada bü¬yük fark yoktur. Ancak bu sonuç hep böyle değildir. Zarar süresinin uzunluğu veya kısalığı sonucu etkilemektedir. Bunu göstermek için aşa¬ğıdaki tablo düzenlenmiştir:

Hesap
Unsurları Sabit rant
% 5’e göre Eşit artırım-
indirime göre
32 yıl, %20 işgör., %60 kusur 23.702 TL. 22.352 TL.
32 yıl, %80 “ %60 “ 94.809 TL. 89.409 TL.
16 yıl, %20 “ %60 “ 10.182 TL. 11.093 TL.
16 yıl, %80 “ %60 “ 40.728 TL. 44.372 TL.
20 yıl, %80 “ %70 “ 61.177 TL. 64.905 TL.
20 yıl, %100 “ %60 “ 65.546 TL. 69.541 TL.
40 yıl, %100 “ %60 “ 165.242 TL. 139.913 TL.
26 yıl, %38 “ %70 “ 39.900 TL. 40.189 TL.
40 yıl, %38 “ %70 “ 73.257 TL. 62.028 TL.
25 yıl, %20 “ %60 “ 17.136 TL. 17.426 TL.
40 yıl, %19 “ %60 “ 31.396 TL. 26.584 TL.
26 yıl, %19 “ %70 “ 19.950 TL. 20.094 TL.
26 yıl, %63 “ %70 “ 66.150 TL. 66.628 TL.
10 yıl, %43 “ %60 “ 13.216 TL. 14.772 TL.

Yukardaki tablodan çıkarılacak sonuçlar şunlardır:
1) Zarar süresi kısa ise, sabit rant formülüyle çıkan sonuç daha az, eşit artırım-indirimle çıkan sonuç daha fazladır. Zarar süresi (40 yıl gibi) uzun bir süre ise, sabit rant formülüyle hesaplanan tazminat daha yüksek, eşit artırım-indirimle hesaplanan daha düşüktür.
2) İşgöremezlik derecesinin yüksek olmasına karşın zarar süresi kısa ise, sabit rant yöntemiyle daha az, eşit artırım-indirim yöntemiyle daha fazla tazminat hesaplanmaktadır.
3) Zarar süresinin ne kısa ne uzun olduğu (20-30 yıl gibi) orta¬lama yıllara göre yapılan tazminat hesaplarında, her iki yöntemde de hemen hemen eşit sonuçlar çıkmaktadır.

ÖRNEK: 2

Hesap unsurları:
Konu : Destekten yoksunluk
Kaza tarihi : 01.09.2003
Ölenin destek süresi : 26 yıl
Yoksun kalanlar : Eş (26) yıl, oğul (8) yıl, kız (14) yıl
Destek payları : İlk 8 yıl eş 2/6, oğul 1/6, kız 1/6
Sonraki (6) yıl eş 2/5, kız 1/5
Son (12) yıl eş 1/2
Kazanç : Asgari ücret
Kusur : 5/8

a) %5 artırımlı ortalama kazanç ve sabit rant formülleriyle he¬saplama:

Kazançlar:
Bilinen dönem:
01.09.2003-01.09.2005 arası (2) yıllık bilinen dö¬nem kazançları:
01.09.2003 - 31.12.2003 arası: 306.000.000 x 4 ay = 1.224 TL.
01.01.2004 - 30.06.2004 arası: 423.000.000 x 6 ay = 2.538 TL.
01.07.2004 - 31.12.2004 arası: 444.150.000 x 6 ay = 2.665 TL.
01.01.2005 - 01.09.2005 arası: 488.700.000 x 8 ay = 3.910 TL.
Toplam (2) yıllık bilinen (işlemiş) dönem kazançları: 10.337 TL.

Bilinmeyen dönem:
Davacıların destekten yoksunluk sürelerinin ilk (2) yıllık işlemiş dönemden sonraki işleyecek dönem kazançları, %5 artırım oranı üzerinden Kn–1 / K–1 formülüyle belirlenen kazanç artış katsayıları uygulanarak hesaplanacak; bu hesaplamada en son bilinen aylık kazanç 488,70 YTL.’nın yıllık tutarı, katsayılarla çarpılarak işleye¬cek dönem kazançları belirlenecektir. Buna göre:

aa) Eşin (26) yıllık destek zararının ilk (2) yıllık işlemiş dönemden sonraki (24) yıllık işleyecek dönem zarar hesabına esas kazançlar, (24) yılın (44.5020) olan %5 artış katsayısına göre: 488,70 x 12 x 44.5020 = 260.978 TL.

bb) Oğulun (8) yıllık destek zararının ilk (2) yıldan sonraki (6) yıllık işleyecek dönem kazançları (6.8019) %5 artış katsayısına göre: 488,70 x 12 x 6.8019 = 39.889 TL.

cc) Kızın (14) yıllık destek zararının ilk (2) yıldan sonraki (12) yıllık işleyecek dönem kazançları (15.9171) %5 artış katsayısına göre: 488,70 x 12 x 15.9171 = 93.344 TL.
Ortalama yıllık kazançlar:
Eş : 260.978 + 10.337 = 271.315 / 26 yıl = 10.435 TL.
Oğul : 39.889 + 10.337 = 50.226 / 8 yıl = 6.278 TL.
Kız : 93.344 + 10.337 = 103.681 / 14 yıl = 7.406 TL.

Tazminat hesabı:
Destekten yoksun kalanların zarar sürelerine ve davalının 5/8 ku¬sur oranına göre tazminat tutarları Kn-1/ Kn (K-1) formülüyle belirlenen %5 iskonto katsayıları uygulanarak hesaplanacaktır. Katsayılar, eşin 26 yıllık zarar süresi için 14.3752, oğulun 8 yıllık zarar süresi için 6.4632, kızın 14 yıllık zarar süresi için 9.8986’dır. Buna göre davacıların her biri¬nin net ve peşin tazminat tutarları aşağıdadır:

aa) Eşin (26) yıllık destek zararı:
10.435 x 14.3752 x 2/6 x 8/26 x 5/8 kusur = 9.615,72 TL.
10.435 x 14.3752 x 2/5 x 6/26 x 5/8 kusur = 8.654,15 TL.
10.435 x 14.3752 x 1/2 x12/26 x 5/8 kusur = 34.616,59 TL.
Toplam : 52.886,46 TL.

Eşin evlenme şansı, yaşına ve onsekiz yaşından küçük iki çocuk sahibi oluşuna göre H. Moser ve AYİM tablolarının ortalaması üzerinden %15 olarak belirlenmiştir. Buna göre:
Eşin net tazminatı: 52.886,46 x % 85 = 44.953 TL.

bb) Oğulun (8) yıllık destek zararı:
6.278 x 6.4632 x 1/6 x 5/8 kusur = 4.227 TL.

cc) Kızın (14) yıllık destek zararı:
7.406 x 9.8986 x 1/6 x 8/14 x 5/8 kusur = 4.364 TL.
7.406 x 9.8986 x 1/5 x 6/14 x 5/8 kusur = 3.927 TL.
Toplam : 8.291 TL.

Sabit rant formülü ve %5 ortalama kazanç yöntemiyle hesap¬lama sonucu:
Eş ve iki çocuktan oluşan hak sahiplerinin %5 artırımlı ortalama kazanç ve sabit rant formülüyle destek tazminatı tutarları:
Eş : 44.953 TL.
Oğul : 4.227 TL.
Kız : 8.291 TL.

b) Eşit oranda artırım-indirim yöntemiyle hesaplama:
Yukardaki destekten yoksun kalma hesabının, bugün uygulan¬makta olan “eşit oranda artırım-indirim” yöntemiyle hesaplanması duru¬munda ortaya çıkacak sonuç:

Kazançlar:
Bilinen dönem: (yukardaki gibi 2 yıllık): 10.337 TL.

Bilinmeyen dönem:
Her yıl için ayrı ayrı eşit oranda artırım ve indi¬rim hep başlangıçtaki rakamı verdiğinden ve bu yöntemde geleceğin kazançları hiç artmadığından, aşağıda basit çarpma işlemleriyle eş ve iki çocuktan oluşan haksahiplerinin işleyecek dönem tazminat tutarları ve yukardaki işlemiş dönem kazançları ile birlikte tazminat hesabına esas toplam kazançlar:
Eş : 488,70 x 12 x 24 yıl = 140.746 + 10.337 = 151.083 TL.
Oğul : 488,70 x 12 x 6 yıl = 35.186 + 10.337 = 45.523 TL.
Kız : 488,70 x 12 x 12 yıl = 70.373 + 10.337 = 80.710 TL.
Tazminat tutarları:
aa) Eşin (26) yıllık destek zararı:
151.083 x 2/6 x 8/26 x 5/8 kusur = 9.684,81 TL.
151.083 x 2/5 x 6/26 x 5/8 kusur = 8.716,33 TL.
151.083 x 1/2 x12/26 x 5/8 kusur = 21.790,82 TL.
Toplam : 40.191,96 TL.

Eşin evlenme şansı, yaşına ve onsekiz yaşından küçük iki çocuk sahibi oluşuna göre H. Moser ve AYİM tablolarının ortalaması üzerinden %15 olarak belirlenmiştir. Buna göre:
Eşin net tazminatı: 40.191,96 x % 85 = 34.163 TL.

bb) Oğulun (8) yıllık destek zararı:
45.523 x 1/6 x 5/8 kusur = 4.742 TL.

cc) Kızın (14) yıllık destek zararı:
80.710 x 1/6 x 8/14 x 5/8 kusur = 4.804 TL.
80.710 x 1/5 x 6/14 x 5/8 kusur = 4.324 TL.
Toplam : 9.128 TL.

Eşit oranda artırım-indirim yöntemiyle hesaplama sonucu:
Eş : 34.163 TL.
Oğul : 4.742 TL.
Kız : 9.128 TL.

c) İki ayrı yöntemle yapılan destek tazminatı sonuçlarının kar¬şılaştırılması:

Davacılar Sabit rant %5’e göre Eşit artırım-indirime göre
Eş 44.953 TL. 34.163 TL.
Oğul 4.227 TL. 4.742 TL.
Kız 8.291 TL. 9.128 TL.

Yukardaki destek tazminatı hesabında, zarar süreleri kısa olan oğul ve kızın iki ayrı yöntemle yapılan hesaplama sonuçları birbirine yakın ise de, zarar süresi uzun olan eşin destek hesabında 10.000 TL.lık bir fark ortaya çıkmıştır. Eşin destek tazminatını (evlenme şans indirimi yapmadan), iki ayrı yönteme göre (15) yıl ve (20) yıl üzerinden hesapladığımızda ortaya çıkan sonuçları göstermek için aşağıdaki kar¬şılaştırma tablosu düzenlenmiştir:

Destek süresi Sabit rant % 5’e göre Eşit artırım-indirime göre
15 yıl 18.330 TL. 20.080 TL.
20 yıl 27.539 “ 29.215 “
26 yıl 52.886 “ 40.192 “
30 yıl 49.217 “ 47.514 “
35 yıl 62.391 “ 56.669 “

Görüldüğü gibi, burada da zarar süresi kısa ise sabit rant formü¬lüyle yapılan hesaplama sonuçları az, eşit artırım-indirim yöntemiyle fazla çıkmaktadır. Zarar süresi uzunsa, tersi olmakta, sabit rant formülü sonuçları yüksek, eşit artırım-indirim sonuçları biraz daha az olmaktadır. Arada derin bir fark olmadığına göre, bugün uygulanmakta olan temelsiz ve kural dışı yöntem yerine, %5 artırımlı ortalama kazançların birim alın¬dığı sabit rant formüllerinin kullanılması daha uygun olacak; başlangıca ve sistemin mantığına dönülmüş olacaktır.

V-TAZMİNAT HESAPLARI NASIL YAPILMALI VE CANA GELEN
ZARARLAR NASIL DEĞERLENDİRİLMELİ?

1- Tazminat hesapları, ülke gerçeklerine uygun tablolar oluşturuluncaya kadar, 1982 yılından önceki yöntemlerle yapılmalıdır; bu bir zorunluluktur.
Sosyal güvenlik kurumlarının gelir bağlama işlemleri ve peşin de¬ğer hesapları, PMF yaşam tablosuyla bağlantılı olduğuna göre, azlık-çokluk tartışmalarından kaynaklanan eğilimlerle sistemin bozulduğu 1982 yılına dönülmeli; uzun yıllar düzenli ve tutarlı bir biçimde uygulan¬mış olan %5 artırım-iskonto oranlı ortalama kazanç ve sabit rant yöntemi yeniden uygulamaya konulmalıdır. Çünkü “Sigorta kurumunun bağladığı gelirlerin sermayeleştirilmesinde PMF tablosuna dayalı tarifeye uymak yasal bir zorunluluktur. Tarife %5 iskonto emsaline göre serma¬yeleştirmeyi benimsemiştir. Doğru bir mahsup işleminin yapılabilmesi için tazminat hesabında da %5 artırımlı kazanç ve sabit rant tekniği ile he¬saplama yapılması gerekmektedir.”

“Yargı ortalama ömür ve peşin değer tarifesinin aynı sayılardan oluştuğunu bilmeli; ortalama yaşı kararla değiştiremeyeceği gibi, peşin değer tarifesini değiştirmeye yol açacak tarzda iskonto oranı ile oyna¬mamalıdır. (Nasıl ki) yasal faiz yargı kararları ile değiştirilemezse, bu tür tazminat hesaplarında uygulanan iskonto oranı da değiştirilemez. Öy¬leyse, aynı rakamın eşit oranda artırılıp eksiltilerek hep başlangıçtaki rakamda kalındığı (progressif rant diye adlandırılan) hesaplama biçimi terk edilmeli; ülke gerçeklerine uygun yaşam ve çalışma tabloları oluştu¬ruluncaya kadar ortalama kazanç ve sabit rant yöntemi uygulanmalı, artırım ve iskonto %5 oranı üzerinden yapılmalıdır.”

Yukarda verdiğimiz örneklerde ve değişik zarar sürelerine göre düzenlediğimiz karşılaştırma tablolarında, bugün uygulanmakta olan “eşit oranda artırım-indirim” yöntemiyle hesaplanan tazminat tutarları ile “%5 artış ve iskontolu ortalama kazanç ve sabit rant” yöntemiyle yapılan hesaplama sonuçları arasında önemli bir fark olmadığı görül¬müştür. O halde, hiç beklenilmeden, sistemin ve dengelerin bozulduğu 1982 yılı öncesine dönülmeli; % 5 artırım-iskonto oranlı ortalama ka¬zanç ve sabit rant yöntemi hemen uygulamaya konulmalıdır.

2- Önemli olan tazminat hesaplarında sağlıklı bir sistem kurmaktır; azlık-çokluk tartışmaları ya da değerlendirmeleri bu sistem içerisinde yapılmalıdır.
“Yaşam tabloları ve peşin değer tarifeleri zarar hesabında ölçek oluşturur. Bu ölçekle azı da çoğu da tartmak mümkündür. Önemli olan tazminat hesaplarında bir sistem kurmaktır. Eğer bir sistem kurulamaz ise, maddi tazminat tamamen takdiri bir hal alacaktır. Ölçekte uzlaşma sağlanırsa zamana ve olaya göre değişik değerlendirmeler yapılabilir; zararın hesabında %2 - %6 aralığında artışlarla ortalama yıllık kazanç belirlenebilir. Kazanç değerlendirmesinde de gerçek kazanç durumu ve bunun gelecekte alabileceği seyir, bilirkişilerin serbest değerlendirme alanı içinde olmalı; ancak iskonto oranı, yaş ve hesap yöntemleri değiş¬memelidir.”
Azlık-çokluk, zaman içinde kişilere ve eğilimlere göre değişen gö¬rece kavramlardır. 1982 yılında tazminatlar az bulunup (sistemin işleyi¬şini bilmeyenlerce) %5 oranı %10’a çıkarılmış; 1990’lara doğru ise taz¬minatların yüksek hesaplandığı yakınmalarına çözüm aranıp, (progressif rant tekniği olduğu söylenen) aslında kazançların hiç artmadığı eşit oranda artırıp-eksiltme uygulaması dayatılmıştır. Azlık-çokluk yakınmala¬rına çözüm aranırken, amaç ve hedef hiçbir zaman “zararın uygun oranda giderimi” olmamış, böyle bir kaygı taşınmamıştır. Bu eleştirileri yaparken, adaletli bir çözüme karşı olmadığımızı, arayışların bu yönde olması gerektiğini belirtmeliyiz. Ancak diyoruz ki, tartışmalar ve değer¬lendirmeler oturmuş ve yerleşmiş bir sistem içerisinde, sağlam bir ze¬minde yapılmalıdır. Eğer böyle yapılırsa, her olay ve herkes için geçerli bir “hakkaniyet ölçüsü” bulmanın kolay olacağı inancındayız.

3- Sorun, yalnızca bir hesap işi ve matematik işlemi ile sınırlı değildir.
Cana gelen zararların parasal değerlendirmesini matematik for¬müllerine teslim etmekle iş bitmemektedir. Bu her şeyden önce bu bir hukuksal değerlendirme konusudur. Formüllerin yanı sıra bir takım ilke¬ler, ölçüler tazminat miktarının ortaya çıkarılmasında gerekli olacaktır. Kusur veya sorumluluk oranları teknik bilginin yanı sıra nedensellik bağı yönünden hukuksal değerlendirmeyi de gerektirmekte; zarar görenin veya ölenin iş, uğraş ve kazanç durumlarının saptanmasında bazı ilkeler ve kurallar koymak gerekmekte; destekten yoksun kalanların pay oran¬ları, bakım gücü ve bakılma gereksinimi, eşin yeniden evlenme olasılığı, kimlerin destek tazminatı isteyebilecekleri, sürekli işgöremezlik kaybına uğrayanın kazançlarında bir eksilme olmasa bile tazminat isteyip isteye¬meyeceği, bir kimsenin kazancı olmasa bile maddi tazminat isteyip iste¬yemeyeceği, işgörebilirlik çağı (yaşı), varsayımlara dayanan gelecekteki zararlar, hesaplanan tazminat tutarından yapılması gereken indirimler daha bunun gibi insana verilen zararların giderilmesine ilişkin pek çok sorunlar adaletli bir çözüm için çok yönlü hukuksal değerlendirmeleri zorunlu kılmaktadır. Görüldüğü gibi, yalnızca matematik işlemleri ile taz¬minat tutarı ortaya çıkmamakta, formüller zarar hesabında yalnızca bir kalıp, bir ölçek işlevi görmektedir.

Yukarda, konuya genel giriş bölümünde savunduğumuz gibi, hü¬küm altına alınacak tazminat tutarlarını belirlemede (teknik anlamda hesaplama ile hukuksal değerlendirme olarak nitelediğimiz) iki aşama birbirlerinden kesin biçimde ayrılmalı; yargı ve hukuk ilk aşamadaki “tek¬nik ve matematiksel” işlemlere karışmamalı, bunları değiştirmeye kal¬kışmamalı; ancak “formüllerin” uygulanması sırasında gözetilmesi gere¬ken (yukarda saydığımız konularla ilgili) kuralları ve ilkeleri belirlemeli; hukuksal değerlendirmelerde ölçü olacak yerleşik ve tutarlı kararlar (içti¬hat) oluşturulmalıdır.

Sonuç olarak diyoruz ki, bugünkü (eşit oranda artır-eksilt biçimin¬deki) temelsiz hesaplama yöntemi terk edilmeli; başlangıçtaki %5 artırım-iskonto değerli ortalama kazanç ve sabit rant yöntemi yeniden uygula¬maya konularak sağlam bir zemin oluşturulmalı; zaman içerisinde belir¬lenecek tazminat ilkeleri ve hukuksal değerlendirme sonuçları bu sağlam zemine oturtulmalıdır. Bu yapıldıktan sonra, tazminat hesaplarına ilişkin hukuksal değerlendirme ilkeleri yeniden gözden geçirilip, kararlar arasın¬daki çelişkileri giderecek çalışmalar yapılmalı, ortak ilkeler belirlenip uy¬gulanması zorunlu genel kurallar haline getirilmeli; zaman içerisinde değişiklik gereksinimleri gene ortak bir çalışmayla giderilmelidir. Ülkemiz koşullarına uygun tablolar oluşturuluncaya kadar da, hesaplama yön¬temlerinde değişiklik yapılmamalıdır.

 

Copyright © 2009 TazminatHukuku.com - Çelik Ahmet Çelik - Araştırma ve İnceleme , Her hakkı saklıdır. : Site Kullanım Şartları : Güvenlik ve Gizlilik Politikası