





6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasa’na göre düzenlenmiş CEVAP DİLEKÇELERİ
6100 sayılı Hukuk Yargılama Yasa’na göre düzenlenmiş CEVAP DİLEKÇELERİ
6100 SAYILI Hukuk Yargılama Yasası’na göre
CEVAP DİLEKÇELERİNİN İÇERİĞİ
MADDE 126- Davalının cevap dilekçesinde aşağıdaki hususların bulunması gerekmektedir:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri; davalı yurt dışında ise açılan dava ile ilgili işlemlere esas olmak üzere yurt içinde göstereceği bir adres.
c) Davalının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa, tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
e) Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
f) Dayanılan hukuki sebepler.
g) Açık bir şekilde talep sonucu.
ğ) Davalının veya varsa kanuni temsilcisinin yahut vekilinin imzası.
(2) 121 inci madde hükmü cevap dilekçesi hakkında da uygulanır.
Cevap dilekçesinde eksiklik bulunması
Madde 130- 129 uncu maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (ç) ve (ğ) bentlerinin cevap dilekçesinde eksik olması hâlinde, bunun giderilmesi için hâkim tarafından bir haftalık süre verilir; eksikliğin bu süre zarfında da giderilmemesi hâlinde cevap dilekçesi verilmemiş sayılır.
Tarih: ../../….
İSTANBUL 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011/248
Davalılar : 1) İbrahim Balcı (TC…………………..)
Adres:……………………………………………
2) Döşem Yer Kaplamaları Tic.San.Ltd.Şti. (İst.Tic.Sicil No:……………..)
Adres:……………………………………………
Vekilleri : Av…………………………
Adres:……………………………………………
Davacılar : 1) Sadiye Kocabaş, 2) Sevinç Kocabaş, 3) Cem Kocabaş
Vekilleri : Av…………………………
Adres:……………………………………………
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
CEVAPLARIMIZ
1- Kusur konusunda :
Davacılar vekili, davalı İbrahim Balcı’nın asli kusurlu olduğunu ileri sürmüş ise de, bu konuda henüz yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bizim yaptırdığımız inceleme ve değerlendirmelere göre, davacıların murisi Necdet Kocabaş, ölümlü kazanın meydana gelmesinde birinci derecede asli kusurludur. Şöyle ki:
a) Somut olayda, trafik işaret ve ışıkları bulunmayan kavşağa 34 FU 1680 plakalı otomobil sürücüsü davalı İbrahim Balcı sağdan ve 34 FM 2709 plakalı motosiklet sürücüsü (davacıların murisi) Necdet Kocabaş soldan girmişlerdir. 2918 sayılı KTK.57/c-2 maddesine göre ilk geçiş hakkı, motosikletin değil, otomobilindir. Motosikletin, otomobilin sol arka kapısına çarpmış olması da bunu göstermektedir. (Trafik kaza tutanağı ve eki kroki)
b) Bir an için motosikletin ilk geçiş hakkına sahip olduğunu kabul etsek bile, sürücü Necdet Kocabaş’ın ölmeden önce verdiği ifadesinde “kavşağa hızla girdiğini”beyan etmiş olması karşısında, 2918 sayılı KTK’nun 57.maddesi (a) bendine aykırı hareket ettiği, kavşağa yaklaşırken yavaşlamadığı, dikkatli olmadığı, hızını azaltmadığı ve aynı maddenin c-2 bendine göre de geçiş önceliğini sağdan gelen araca tanımadığı anlaşılmaktadır. (Necdet Kocabaş’ın ifadesi eklidir.)
Bu tespitlere, kaza tutanaklarına ve ceza dosyasındaki belge ve bilgilerle maddi olgulara göre, davacıların murisi olan motosiklet sürücüsü Necdet Kocabaş’ın birinci derecede asli kusurlu olduğu sonucuna varılmaktadır.
2- Ölenin işi ve kazancı hakkında :
a) Ölen desteğin bir şirkette motor kurye olarak çalıştığı ve aylık brüt ücretinin 1.046,76 TL. olduğu beyan edilmiş olup, bunun imzalı ücret bordrolarıyla kanıtlanması gerekir.
b) Öte yandan görev sırasında trafik-iş kazası geçirdiği için, eşi ve çocuklarına Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gelir bağlanmışsa, bunun peşin değerinin tazminattan indirilmesi gerekeceğinden, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan bu husus sorulmalıdır.
3- Davacıların destek tazminatı istekleri hakkında:
a) Davacı oğul Cem Kocabaş 28.07.1993 d.lu olup, babasının öldüğü 04.12.2011 tarihinde (18) yaşındadır. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre erkek çocuklar kural olarak (18) yaşına kadar destek görürler. Eğer yüksek öğrenim görüyorlarsa bu süre 25 yaşına kadar uzayabilir. Dava dilekçesinde davacı Cem’in henüz lise öğrenimini dahi tamamlayamamış olduğu açıklandığına göre bu davacı destekten yoksun kalma tazminatı isteyemez.
b) Eş Sadiye’nin 03.05.1966 d.lu 45 yaşında ve kız Sevinç’in 10.09.1998 d.lu 13 yaşında olmasına göre, Yargıtay’ca benimsenen ve öngörülen ilkeler çerçevesinde ve kusur durumuna göre hesaplanacak destek tazminatından fazlasını ve başka bir yöntemle hesaplanacak tazminatı kabul etmeyeceğimizi belirtiriz.
4- Manevi tazminat istekleri hakkında:
a) Hiç gereği olmadığı halde sayfalar dolusu (iki sayfaya yakın) çok uzun gereksiz ve anlamsız açıklamalardan sonra, bugüne kadar hiçbir trafik davasında raslanmayan abartılı rakamlarla çok yüksek miktarlarda (her üç davacı için toplam 535.000 TL.) manevi tazminat istenmiş olup, kusur oranı ne olursa olsun taksirle ölüme sebebiyet, sorumluların ekonomik gücünü yokedecek derecede yüksek bir tazminat isteğini haklı kılmaz.
b) Yargıtay BGK. 22.06.1966 gün 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında denildiği gibi: “Manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Ceza değildir; çünkü, davacının menfaati düşünülmeksizin, sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Hakimin manevi tazminat miktarını tayin ederken, Borçlar kanununu 43 ve 44 üncü maddelerindeki kuralları, "özel hal ve şartları" takdir ederken kıyasen uygulaması, kusursuz sorumluluk hallerinde ve olayda kusur bulunmadığı takdirde, kusurun dışında kalan amilleri, alelıtlak kusurun mevcudiyeti halinde ise kusur da dahil bütün faktörleri takdirine mesnet yapması gerekir.”
c) Yukarda belirttiğimiz gibi davacıların desteği, ölümlü kazanın meydana gelmesinde kendi kusuruyla birinci derecede etken olmuştur. Neden-Sonuç ilişkisine baktığımızda, eğer muris Necati Hocaoğlu (ölmeden önce alınan ifadesinde) beyan ve itiraf ettiği gibi kavşağa çok hızlı girmemiş olsaydı, kaza ölümle sonuçlanmayacak; hafif bir yaralanma ile atlatılacaktı. Şu halde desteğin, ölümlü sonucu doğuran ağır kusuru dikkate alındığında, manevi tazminatın takdiri son derece düşük olmak gerekecektir.
d) Öte yandan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ve Yargıtay’ın pek çok kararlarında sıkça belirtildiği gibi, manevi tazminat bir “zenginleşme aracı” da değildir. Motor kurye olarak çalıştığı bildirilen davacıların desteğinin yaşamı boyunca kazanamayacağı ve biriktiremeyeceği bir paranın manevi tazminat olarak istenmesi, amacı aşan abartılı bir istek, bir para kazanma hırsı olarak açığa çıkmaktadır. Bu kadar yüksek bir tazminat isteği asla kabul olunamaz. Kabul olunmamalıdır.
5- Sigorta Şirketi hakkında :
Davalı Sigorta Şirketi’nin kaza tarihinden bu yana geçen bunca zamana rağmen davacılara destek tazminatı ödemediği anlaşılmaktadır. Bu, kabul edilebilir bir durum değildir.
Davalı Sigorta Şirketi, 2918 sayılı KTK’nun 99.maddesinin emredici hükmüne aykırı hareket etmiştir. Böylece hem sigortalısını zararlandırmış ve hem de haksahiplerini mağdur etmiştir.
Mahkemece bu husus değerlendirilmelidir.
6- İhtiyati tedbir isteği hakkında:
Davacılar vekili, davalı şirketin tüm araçları üzerine tedbir konulmasını istemiş; Mahkemece bu istek kabul olunmuştur. Oysa, ölen desteğin aktif döneminin sadece 15 yıl olduğu ve hesaplanacak tazminatın çok yüksek rakamlara ulaşmayacağı da gözetilerek yalnızca bir aracın trafik kaydı üzerine tedbir konulması yeterli olacaktır. Kaldı ki, davalı şirket faaldir ve malvarlığı tazminat ödeyecek düzeydedir. Bu nedenle, tüm araçlar üzerindeki tedbirin, ticari faaliyetin aşırı derecede kısıtlanmaması yönünden kaldırılması, yalnızca bir veya iki aracın trafik kaydı üzerinde tedbir bırakılması dileğinde bulunuyoruz .
SONUÇ VE İSTEK
Yukarda ayrıntılı olarak sunulan nedenlerle:
1) Kazanın oluş şeklini ve maddi vakıaları dikkate alarak doğru ve isabetli bir değerlendirme yapabilecek nitelikte uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınmasına;
2) Davacıların tüm delillerini sunmalarına ve tarafımıza tebliğ ettirmelerine ve buna göre ek savunma hakkımızın saklı tutulmasına;
3) Davacıların ölen desteğinin görev sırasında kaza geçirmesinin bir trafik-iş kazası olmasına göre, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan haksahiplerine bağlanan gelirlerin (rücua tabi) peşin değerlerinin sorulmasına;
4) Son derece abartılı ve olağanın çok üzerindeki manevi tazminat isteklerinin reddine;
5) Davacıların davalı Sigorta Şirketi’nden tazminat almaları konusunda ne zaman ve ne tür bir başvuruda bulunduklarının; Davalı Sigorta Şirketi’nin de tazminat ödemeyi reddetmişse ne sebeple reddettiğinin ve bugüne kadar neden tazminat ödemediğinin açıklatılmasına;
6) Mahkemece, davalı şirketin tüm araçları üzerine tedbir konulmuş olup, ölen desteğin kusuru ve tazminatın miktarı gözetilerek, sadece bir veya iki aracın trafik kaydı üzerinde tedbir bırakılıp, diğerleri üzerindeki tedbirin kaldırılmasına
Karar verilmesi dileğiyle, davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur…/../….
Davalılar Vekili
Av…………………..
Ekli belgeler :
1) Trafik kaza tutanağı ve eki kroki
2) Destek Necdet Kocabaş’ın ölmeden önceki ifadesi
3) Davalı sürücü İbrahim Balcı’nın ifadesi
4) Davalı şirkete ait 34 FU 1680 plakalı otomobilin Trafik poliçesi
5) Destek sürelerine ilişkin (3) adet Yargıtay kararı
İlgili yeerlerden istenecek belgeler:
34 FU 1680 plakalı otomobilin Trafik poliçesini düzenleyen
E… Sigorta Şirketinden kaza dosyası
Tarih:../../….
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011/156
Cevap veren
Davalılar : 1) Ali İhsan Yiğit (TC………………)
Adres:…………………………………………..
2) Ahmet Taşçı (TC……………… )
Adres:…………………………………………..
Vekilleri : Av.Burhan Altıntaş
Adres:…………………………………………..
Davacı : A… Sigorta A.Ş.
Vekili : Av…………………
Adres:…………………………………………..
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
DAVAYA KARŞILIKLARIMIZ
1- Hasarın oluşunda sürücü hatası yoktur:
a) Dava konusu camların kırılmasında sürücüye yüklenebilecek bir kusur yoktur. Ne 2918 sayılı KTK. hükümlerine ve ne de Borçlar Kanunu’nun ve T.Ticaret Kanunu’nun sözleşme içi veya sözleşme dışı sorumluluk hükümlerine göre, kamyon sürücüsüne yüklenebilecek bir kusur yoktur. (Trafik kazası tespit tutanağı)
b) Sürücü “yükleme” işini yapan kişi değildir, hamal değildir. Yüklemeden sorumlu olanlar, malları hasar gören Camtaş Dış Ticaret Pazarlama A.Ş.nin (yükleme işini yapan ve paletleri sağlam bağlamayan) görevlileridir. (Sevk belgeleri eklidir.)
2- Nakliyeci de, malların yüklenmesinde bir eylemi ve ihmali bulunmadığından zarardan sorumlu değildir:
a) Emtia taşıma işini üstlenen 34 GE 293 plakalı kamyon sahibi, nakliyeci sıfatıyla sorumlu tutulabilir ise de, bu sorumluluk “kusur” ilkesine dayanır. Malları yükleyen, nakliyeci ve eylemlerinden sorumlu olduğu yardımcıları değil, malları zarar gören Camtaş Dış Tic.Paz.A.Ş.nin görevlileridir.
b) Olay günü düzenlenen “Vukuat Formu” başlıklı ve 17.02.2011 günlü tutanakta belirtildiği üzere. “Cam paletlerin dikmeleri sağlam bağlanmadığından dolayı açılan paletler devrilmiş, devrilen paletler diğer camlara da zarar vermiştir. Görüldüğü gibi, hatalı mal yükleyen ve paletleri sağlam bağlamayan nakliyeci değil, malın sahibi olan şirketin adamlarıdır. (Belge eklidir.)
c) Bilindiği üzere, sorumlulukta “nedensellik bağı” şarttır. Olayda, nakliyecinin sorumluluğu yönünden nedensellik bağı, malların sahibi olan şirketin malı yükleyen adamlarının kusurlu eylemleri sorucu kesilmiştir. Bu nedenle, nakliyeci hasardan sorumlu tutulamaz.
SONUÇ VE İSTEK
Yukarda ayrıntılı olarak sunulan nedenlerle, hasar gören malların hatalı yüklenmesinden Camtaş Dış Tic.Paz.A.Ş. görevlileri sorumlu olup, sürücü hatası bulunmadığından ve nakliyeci yönünden nedensellik bağı kurulamayacağından, davanın reddine karar verilmesi dileğiyle, davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur. ../../….
Davalılar Vekili
Av. Burhan Altıntaş
Ekli belgeler:
1) Kaza tespit tutanağı ve eki kroki
2) Sevk ve teslim belgeleri
3) 17.02.2011 günlü ve “Vukuat Formu” başlıklı tutanak
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011/156
Cevap veren
Davalılar : 1) Ali İhsan Yiğit (TC………………….)
Adres:…………………………………………..
2) Ahmet Taşçı (TC…………………..)
Adres:…………………………………………..
Vekilleri : Av.Burhan Altıntaş
Adres:…………………………………………..
Davacı : A… Sigorta A.Ş.
Vekili : Av…………………
Adres:…………………………………………..
Konu : Davacı Vekilinin 15.07.2011 günlü cevaba cevabına karşılıklarımızın sunulmasıdır.
İKİNCİ CEVABIMIZ
1- Türk Ticaret Kanunu 781/2. maddesi hakkında:
Davacı Vekili TTK.781. maddesinden söz ederek, taşıyıcının tam sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de, maddenin 2.fıkrasına hiç değinmemiştir. Bilindiği gibi, 781.maddenin 2.fıkrasında taşıyıcının hasardan sorumlu tutulamayacağı durumlar açıklanmıştır. Buna göre:
a) m.781/2’nin 2.bendinde belirtildiği üzere “eşyanın mahiyeti” ile “ambalajın fena yapılmış olması” durumunda taşıyıcı sorumlu olmaz.
b) Madde metnine dayanarak diyebiliriz ki, eşyanın mahiyeti, onun çok özel bir biçimde “ambalajlanması”nı gerektirmektedir.
Olay günü düzenlenen “Vukuat Formu” başlıklı ve 17.02.2011 günlü tutanaktaki: “Cam paletlerin dikmeleri sağlam bağlanmadığından dolayı açılan paletler devrilmiş, devrilen paletler diğer camlara da zarar vermiştir.” açıklaması, taşınan emtianın “özel bir ambalajı” gerektirdiğini; bu “özel ambalajlama” işinin ise, taşıtana (Camtaş Dış Tic. Paz.A.Ş.ne) ait olduğunu göstermektedir. Özel ambalajlama işi ile yükleme işi karıştırılmamalıdır. Ambalajlama taşıtanın sorumluğunda olduğuna ve “paletlerin dikmelerinin sağlam bağlanmamış olması” hasar nedeni olduğuna göre, 781/2’ye göre taşıyanın hasardan bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
(17.02.2011 günlü tutanak ilk cevap dilekçemizle sunulmuştur. )
2- Hasar nedeni, yükleme hatası olmayıp, ambalajlama hatası olmasına göre, taşıyıcının kusura katılımı da (müterafık kusuru) söz konusu değildir:
Yargıtay’ın çeşitli kararlarında (örneğin, 11.HD.22.03.1999, 1874-2121 ve gene 11.HD. 12.04.2001, 1032-3048) taşıyanın 781.maddede belirtilen kurtuluş nedenleri açıklanırken, yükleme ve istif göndericiye ait olsa bile, taşıyıcının malın güvenli bir biçimde taşınmasını sağlamak üzere her türlü önlemi alması, hatalı yüklemeye karşı çıkması, basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği üzerinde durulmuş; eğer taşıyıcı bu yükümlülüklerini yerine getirmemişse veya hatalı yükleme karşısında hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmemişse, yüklemeyi yapan gönderici ile birlikte sorumluluğu paylaşacağı; bu nedenle taşıyıcının müterafık kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği açıklanmış ise de, yukarda da belirttiğimiz gibi, TTK.m.781/2-2 hükmüne göre “özel bir ambalajı” gerektiren CAM EŞYA’nın ambalajının iyi yapılmamış olmasından kaynaklanan hasardan taşıyıcının bir ihmali ve kusuru bulunmamaktadır.
SONUÇ
Sunulan nedenlerle, cam eşyanın “ambalaj hatası”ndan kaynaklanan hasardan emtiayı gönderen Camtaş Dış Tic.Paz.A.Ş.sorumlu olup, TTK.m.781/2-2’ye göre taşıyıcının bir sorumluluğu ve kusura katılımı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi dileğiyle ikinci cevap dilekçemiz saygı ile sunulur…/../….
Davalılar Vekili
Tarih:../../….
İ… ( ) İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011 / 218
Cevap veren
Davalı : Doğuş Üniversitesi
Adres:…………………………………………..
Vekili : Av. Ergin Kulaçoğlu
Adres:…………………………………………..
Davacı : Andrew Christopher Boyns
Adres:…………………………………………..
Vekili : Av……………………….
Adres:…………………………………………..
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
DAVAYA KARŞILIKLARIMIZ
1- Görev itirazı: Davacı yabancı uyruklu öğretim görevlisi olarak 2547 sayılı yasaya tabidir. 2547 sayılı Yasa’nın 34.maddesine göre, Yüksek Öğrenim Kurumlarında sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanları, atama yoluyla görevlendirilirler ve Yasa’da öngörülen belli prosedürler tamamlandıktan sonra kendileriyle sözleşme yapılır. Buna göre, yabancı uyruklu öğretim elemanlarıyla yapılan sözleşmeler, “Hizmet Sözleşmesi” olarak nitelendirilemez ve bunlar “İdari Sözleşme” kabul edilir. (Ek: 1)
Açıklanan bu nedenlerle, dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerekmektedir. Bu konuda iki adet Yargıtay kararı ilişikte sunulmuştur. (Ek: 2 ve 3)
2- Esas hakkında:
Davacı önce icra takibi yapmış ve daha sonra itirazın iptali davası açarak inkâr tazminatı istemiştir. Her iki hususa da itiraz ediyoruz. Şöyle ki:
a) Yukarda belirttiğimiz gibi, yabancı uyruklu öğretim elemanı olan ve özel nitelikteki “idari sözleşme” ile çalıştırılan davacının İş Kanunu anlamında “kıdem tazminatı” isteme hakkı bulunmamaktadır.
b) Bir an için işsonu tazminatı veya haksız işten çıkarma adı altında bir “tazminat” isteme hakkı bulunsa bile, alacak likit olmadığından ve bir alacağı varsa bunun miktarı ancak yargılama sonunda belli olacağından, koşulları oluşmaması nedeniyle inkâr tazminatı istenemez.
SONUÇ
Sunulan nedenlerle, ilişikteki belgeler ve Yasa hükmü incelenerek öncelikle davanın görev yönünden reddine; esasa ilişkin hususların daha sonra incelenmesine karar verilmesi dileğiyle davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur. ../../….
Cevap Veren Davalı Vekili
Av. Ergin Kulaçoğlu
Ekler:
1) İş Sözleşmesi
2) 2547 sayılı Yasa’nın 34. maddesi ile ilgili
iki adet Yargıtay kararı.
Tarih:../../….
K… 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011/193
Cevap veren
Davalı : Kayalılar Gıda Hay.ve İht.Mad.Üretim Paz. Ltd.Şti.
Adres:…………………………………………..
Vekili : Av. ……………………..
Adres:…………………………………………..
Davacılar 1) Esma Ertuğrul ve Çocukları
2) Hatice Parlak ve Çocukları
3) Naciye Ertuğrul
Adres:…………………………………………..
Vekilleri : Av…………………………..
Adres:…………………………………………..
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
KARŞILIKLARIMIZ
1- Kusur konusunda:
Ceza mahkemesindeki ve taraf olmadığımız önceki davadaki kusur oranları bizi bağlamaz ise de, üç ayrı bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporlarda aynı sonuca varılmış bulunmakla, yeni bir kusur incelemesini gereksiz görüyoruz ve 6/8 kusur oranını kabul ediyoruz.
(Üç ayrı kusur raporları eklidir.)
2- Maddi tazminat istekleri konusunda:
Sigorta şirketlerine karşı (bizim taraf olmadığımız) Kastamonu 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/525 esas no.sunda açılan ve mahkemenin 09.05.2009 gün ve E.2009/525 K.2011/265 sayılı kararıyla sonuçlanan davada :
a) 05.05.2010 tarihli Hesap Bilirkişisi Raporunda tazminat tutarları, asgari ücretlerin NET tutarları üzerinden değil de, BRÜT ücretler üzerinden hesaplandığından ve ayrıca raporda hesap ve değerlendirme hataları bulunduğundan, bu raporu kabûl etmiyoruz. (Bilirkişi raporu eklidir.)
b) Bununla birlikte, bu rapora göre Mahkemenin 09.05.2009 gün ve E.2009/525 K.2011/265 sayılı kararıyla hüküm altına alınan ve Güvence Hesabı’ndan tahsil olunan miktarlar, ödeme tarihleri itibariyle davacıların zararlarını “ne oranda” karşılamış ise, bu oranlar esas alınmak suretiyle, yeniden hesaplanacak tazminat tutarlarından “sigortanın zararı karşılama oranına göre” indirim yapılmasını istiyoruz.
c) Şu kadar ki, işbu ikinci davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacılar, bu haklarını bir daha ileri sürmemek ve talep tutarlarını artırmamak koşuluyla, dava edilen miktarlar üzerinden davanın sonuçlanmasını kabul edeceğimizi beyan ediyoruz.
d) Aksi takdirde, yeniden uzman bilirkişiye hesaplatılacak tazminat tutarlarından, Güvence Hesabı’ndan yapılan ödemelerin “zararı karşılama oranı” üzerinden “indirim” yapılması gerekecektir. Bu indirimin hangi oranlarda yapılması gerektiği, konunun uzmanına yaptırdığımız hesaplamaya göre, ekli tabloda gösterilmiştir. (Özel hesap raporu eklidir.)
3- Faiz konusunda :
Dava dilekçesinde ticari faiz anlamına gelen “avans faizi” istenmiş ise de, davalının ve sigortaların “şirket” olmaları ticari faiz (avans faizi) isteme hakkı vermez. Çünkü davacılar ile davalılar arasında bir ticari ilişki (örneğin yolcu veya yük taşıma ilişkisi) yoktur. Bu bir ticari dava olmayıp, basit bir trafik kazası olduğundan sadece “yasal faiz” istenebilir.
4- A… Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu:
a) Mahkemenin 2009/525 no.sunda açılan ilk davada, kaza sırasında bir kısım davacıların murisi Ahmet Ertuğrul’un kullandığı 34 FPF 56 plâkalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortasını yapan A… Sigorta Şirketi de dava edilmiş olmasına ve Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.05.2009 gün E.2009/525 K.2011/265 sayılı kararının Kastamonu 1.İcra Müdürlüğü’nün 2011/2548 sayılı dosyası üzerinden adıgeçen sigorta şirketi hakkında da icra takibi yapılmasına rağmen bu şirketten bir tahsilât yapılmadığı anlaşılmaktadır. Eğer bu arada bir tahsilât yapıldıysa davacılar vekili bunu beyan etmelidir.
b) A… Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu, kaza tarihindeki poliçe limiti kadar olup, 34 FPF 56 plâkalı aracın Osman Kıvanç adlı kişiye ait olması ve sürücü Ahmet Ertuğrul’un ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kalan eşi ve çocuklarının “üçüncü kişi” konumunda bulunmaları nedeniyle, 2918 sayılı KTK’nun 92/b maddesi gereği, sigorta şirketi, Ahmet Ertuğrul mirasçıları için dahi limite kadar tazminat ödemekle yükümlüdür. Diğer davacılardan ölen Yasin Parlak ile bedensel zarara uğrayan Esma Ertuğrul ve Naciye Ertuğrul’un bir kusurları bulunmadığından, sigorta şirketi, bu
davacıların zararları için limite kadar ödemekle sorumlu olmak gerekir.
Davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur. ../../….
Davalı Vekili
Av…………………...
Ekli belgeler
1) Kastamonu 1.As. Hukuk Mah. 09.05.2009 gün E.2009/525 K.2011/265 sayılı kararı
2) Mahkeme dosyasındaki kusura ilişkin üç ayrı bilirkişi raporları
3) Hesap bilirkişisi raporu
4) Güvence Hesabı ödemesine ilişkin ibraname
5) Uzman bilirkişiden aldığımız Özel Hesap Raporu
6) 34 FPF 56 plâkalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi
Tarih:../../….
K… 2. İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2010 /1266
Cevap veren
Davalı : Aydoğan Akın (TC………………….)
Adres:…………………………………………
Vekili : Av. Mürüvvet Başöz
Adres:…………………………………………
Davacı : Hayrettin Ersönmez
Adres:…………………………………………
Vekili : Av………………………
Adres:…………………………………………
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
DAVAYA KARŞILIKLARIMIZ
1- Davacının kıdeme esas hizmet süresi hakkında: Davacı 01.01.1994 ile 31.05.2010 tarihleri arasında çalıştığını iddia etmiş ise de, bu doğru değildir. Şöyle ki:
a) Sigorta kayıtlarında da görüleceği üzere, davacı, davalıya ait 71002717 sicil no.lu işyerine 01.01.1994 tarihinde girmiş ve 28.02.1999 tarihinde “kendi isteğiyle” ayrılıp, 01.03.1999 ile 31.08.1999 tarihleri arasında 71047470 sicil no.lu başka bir işyerinde çalışmış; daha sonra, tekrar 01.10.1999 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başlamıştır.
(İşe giriş bildirgeleri ve sigortalı hesap döküm cetveli eklidir.)
b) Davacı, 28.02.1999 tarihinde kendi isteğiyle ayrılıp 01.10.1999 tarihinde yeniden işe girdiğine göre, (aradaki kesinti nedeniyle) 01.10.1999 öncesine ait çalışmaları kıdem süresine dahil edilemez.
Bu açıklamalara göre, kıdeme esas süre , 01.10.1999 ile 31.05.2010 arası (10) yıl (243) gün olup, kıdem tazminatı olarak 5.752,69 TL. ve ihbar tazminatı olarak 1.324,93 TL. ödenmiş; başkaca hak ve alacağı kalmamıştır. (İbraname eklidir.)
2- Zamanaşımı savunması:
Dava, 21.08.2010 tarihinde açıldığına göre, kıdem tazminatı dışındaki tüm hak ve alacak iddiaları (5) yıllık zamanaşımına tabidir. Bu nedenle (5) yıl geriye doğru 21.08.2005 tarihinden başlayan 21.08.2005 – 21.08.2010 arası için alacak iddiasında bulunabilir.
Bu nedenlerle, 21.08.2005 öncesi için zamanaşımı definde bulunuyoruz.
3- Alacak iddialarına yanıtlarımız:
a) Davacı, 01.01.1999 – 01.10.1999 arası ücret ve sair alacakları olduğunu iddia etmiş olup, bunlar doğru olmadığı gibi, doğru olsa bile zamanaşımına uğramıştır.
b) İşyerinde hiçbir zaman “ikramiye” uygulaması olmamıştır.
c) Hiçbir zaman “fazla mesai” yapılmamıştır
d) Davacı, davalıya ait sinemada “teşrifatçı” olarak çalışmış olup, bu tür işlerde fazla mesaiden söz etmek mümkün değildir. Ayrıca bu tür çalışmalar “özelliği” nedeniyle daha çok hafta sonlarında (sinemaya gelenlerin yoğun olduğu cumartesi ve pazar günlerinde) yapıldığından, davacının “bahşiş” olarak kazançları o nispette fazla olmuştur.
e) Dava dilekçesinin içeriğinde, karışık ve anlaşılması zor bir biçimde pek çok iddialarda bulunulmuş ise de, dilekçenin sonuç bölümündeki “istek kalemleri” esas alınarak alacak iddiaları yanıtlanmıştır.
Davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur. ../../….
Davalı Vekili
Av.Mürüvvet Başöz
Eki: Yukarda belirtilen belgeler
Tarih:.././….
İ… 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2011/ 92
Cevap veren
Davalı : Nevin Türköz (TC………………)
Adres:…………………………………………
Vekili : Av. Uğurtan Öztürk
Adres:…………………………………………
Davacı : Hüsamettin Çetin
Adres:…………………………………………
Vekili : Av……………………..
Adres:…………………………………………
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
DAVAYA KARŞILIKLARIMIZ
1- Kusur hakkında:
a) Ceza mahkemesinde davacının dinlettiği (görgü tanığı olmayan) tanıkların gerçeğe aykırı beyanlarıyla, davalı 8/8 kusurlu kabul edilmiş ise de, bu doğru değildir. Bir kere kaza sırasında davacının tanık olarak gösterdiği kişiler orada bulunmuyorlardı. Tanıklardan biri eniştesi, yani kız kardeşinin kocasıdır. Bu kişi eğer olay sırasında kaza yerinde bulunmuş olsaydı, davalı, davacıyı ambulânsla hastaneye götürürken, davacının eniştesi de yanında olurdu. Bu, tanıkların görgü tanığı olmadıklarının kesin kanıtıdır.
b) Davacı yaya olarak aniden yola fırlamış olup, çarpma noktasına göre değerlendirme yapılmamıştır. Oysa, bu gibi olaylarda, dikkatsiz bir biçimde yolu geçen yayalara 6/8 ve sürücüye 2/8 kusur verilmektedir.
c) Öte yandan olay yeri krokisi eksik olup, ceza davasında keşif yapılmadığı için yaya geçitlerinin yakınlığı araştırılmamıştır.
d) Ceza mahkemesinde kazanın oluş şekli ve nedensellik bağı üzerinde durulmamıştır. Bilindiği üzere, Hukuk Hakimi, B.K.53.maddesine göre ceza dosyasındaki maddi olgularla bağlı ise de, kusur raporuyla bağlı değildir. Hukuk mahkemesindeki davada davacının zararı ile olay arasındaki nedensellik bağının araştırılması ve kusur derecesinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
2- Zarar ile sorumluluk arasında nedensellik bağı yoktur:
Dava dilekçesinde, açıkça itiraf edildiği üzere “davacı ameliyat olmaya razı olmadığı için” ayağında kalıcı sakatlık meydana gelmiştir. Bu, davalının yaptığı kazanın sonucu olmayıp, davacının ihmalinin sonucudur. Başka bir deyişle, eğer davacıda kalıcı bir sakatlık oluşmuşsa, davalı bundan sorumlu tutulamaz. Çünkü davacının ihmali ile davalının eylemi arasında nedensellik bağı (neden-sonuç ilişkisi) bulunmamaktadır. Kısaca, davacı eğer sakat kalmışsa bu kendi ihmal ve savsamasının sonucudur.
3- Davalı, davacıya her türlü yardımı yapmış ve yapacağını bildirmiş olmasına rağmen, davacı hastaneden kaçıp gitmiştir:
a) Davalı, davacıyı bizzat ambülansla hastaneye götürmüş, ilk tedaviler sırasında tüm masrafları üstlenmiştir. Buna ilişkin toplam 702.663.167 TL.lık (3) adet makbuz ilişikte sunulmuştur. (Ek:1-2-3)
b) Tedaviyi yapan hekim ameliyatı gerekli görmüş, bunun üzerine davalı ve yakınları ameliyat masraflarını üstleneceklerini bildirmişlerdir. Buna rağmen davacı, ameliyata razı olmayıp, kaçarcasına hastaneden kaçıp gitmiştir. Bununla ilgili belge ilişikte sunulmuş olup, belgede görüleceği üzere davacının “kendi isteğiyle” hastaneden çıktığı yazılıdır. (Ek:4)
c) Sunulan belgelerde görüleceği ve ayrıca tanıklarımız tarafından açıklanacağı üzere, davacı ameliyata razı olmadığı ve hastaneden kaçıp gittiği için bedensel zararının artmasına neden olmuştur ki, bundan dolayı davalının sorumlu tutulması mümkün değildir.
Sonuç olarak, davalının 8/8 tam kusurlu olduğu hususu doğru olmayıp sunacağımız delillerle kusur incelemesinin yeniden yaptırılmasına ve davacı eğer sakat kalmış ise bunun davalının eylemiyle bir ilgisi olmayıp tamamiyle kendi ihmal ve savsamasının sonucu olduğu hususundaki kanıtlarımızın incelenmesine karar verilmesi dileğiyle davaya karşılıklarımız saygı ile sunulur.
../../….
Davalı Vekili
Av.Uğurtan Öztürk
Ekli belgeler:
1) Trafik kazası tespit tutanağı
2) Ceza dosyasından alınan ifade örnekleri
3) Davalının tedavi masraflarını ödediğini gösteren belgeler
4) Tedaviyi yapan hekimin ameliyat gerektiğine ilişkin yazısı
5) Davacının kendi isteğiyle taburcu olduğuna ilişkin yazı
İlgili yerlerden istenecek belgeler:
1) M…2.Asliye C eza Mah. 2009/216 esas no.lu dosyasından bilgi istemi
2) Özel M…Hastanesinden 2008/3982 prot.no.lu tedavi belgeleri
Tarih: ../../….
İ… 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2010/382
Cevap veren
Davalı : G… Sigorta A.Ş.
Adres:…………………………………
Vekili : Av………………………………….
Adres:………………………………..
Davacı : Süleyman Tepeli
Adres:…………………………..
Vekili : Av………………………………….
Adres:………………………………..
Konu : Davacının dava açma süresini geçirmiş bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi dileğidir.
CEVAPLARIMIZ
1- Davacı, ödeme tarihinden iki yıl geçtikten sonra dava açmıştır.
a) Davacı 29.06.2008 tarihinde kaza geçirmiş; şirketimize başvurusu üzerine kendisine 07.09.2009 tarihinde 34.520 TL. tazminat ödenmiştir. (İbraname ektedir.)
b) Davalı sigorta şirketinin yaptığı ödemenin yetersiz olduğu ileri sürülerek, ibnranamenin iptali ile bakiye zararın ödenmesi isteğini içeren işbu dava, ödeme tarihinden bu yana iki yıl geçtikten sonra 16.10.2011 tarihinde açılmış olup, 2918 sayılı KTK’nun 111/2.maddesindeki “hakdüşürücü” süre geçirildiğinden, davanın reddi gerekmektedir.
2- 2918 sayılı KTK’nun 111/2.maddesindeki (2) yıllık süre hakdüşürücü süredir.
Her ne kadar 2918 sayılı KTK’nun 109/2.maddesine göre uzamış ceza zamanaşımı süreleri, 5237 sayılı TCK’nun 66.maddesine göre ölümlerde (15) yıl ve bedensel zararlarda (8) yıl ise de, burada söz konusu olan zamanaşımı süreleri değil, 2918 sayılı Yasa’nın 111/2.maddesindeki (2) yıllık “hakdüşürücü” süredir. Madde hükmüne göre:
“Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.”
Görüldüğü gibi, yetersiz olduğu iddia edilen ödemeye ilişkin ibranamenin iptali ile bakiye zararın ödenmesi isteğine ilişkin dava açma süresi (2) yıl olup, bu süre “hakdüşürücü” süredir ve mahkemece de doğrudan gözönüne alınması gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEK
Yukarda ayrıntılı açıklandığı üzere, davacı ibranamenin iptali ile bakiye zararının ödenmesi isteğini içeren davasını, ibranamenin imzalanmasından ve tazminatın ödenmesinden (2) yıl geçtikten sonra açmış olup, söz konusu süre “hakdüşürücü” süre olduğundan ve mahkemece de doğrudan gözönüne alınması gerektiğinden, süresinde açılmayan davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini, davalı sigorta şirketi adına ve saygı ile dilerim…/../0….
Davalı Sigorta Şirketi
Vekili
Av…………………..
Ekli belgeler:
1) 07.09.2009 tarihli ibraname
2) Banka dekontu
Tarih: ../../….
K… 2. İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: 2009/339
Cevap veren
Davalı : Paratoner Güvenlik Ltd.Şti.
Adres:…………………………………..
Vekili : Av. Serap Badur
Adres:…………………………………..
Davacı : Metin Kaya
Adres:…………………………………..
Vekili : Av…………………….
Konu : Davaya karşılıklarımızın sunulmasıdır.
KARŞILIKLARIMIZ
1- Davacı, Sözleşme gereği, yeni görev yerine gitmeyi kabul etmediğinden, iş akdi sona ermiş olup, bu durumda kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkı yoktur.
İşyerine “güvenlik görevlisi” olarak alınan davacı, 25.08.2009 başlangıç tarihli İş Sözleşmesi’nin 1.6 maddesi hükmüne uymadığı için iş sözleşmesinin sona ermesine kendisi sebep olmuştur. Şöyle ki:
a) İşyeri bir “Özel Güvenlik Şirketi” olup, işyerleriyle yapılan anlaşmalar uyarınca gösterilen yer ve binalara “güvenlik görevlisi” verilmekte; anlaşma sona erdiğinde de doğal olarak güvenlik görevlisinin görev yeri değişmektedir. Bu, yapılan işin zorunlu bir sonucudur.
b) Bu nedenlerle “güvenlik görevlisi” olarak işe alınan personelle yapılan sözleşmelere “gösterilen yerlerde” çalışmayı kabul edeceklerine ilişkin hüküm konulmaktadır. Nitekim davacı ile yapılan 25.08.2009 tarihli sözleşmenin 1.6 maddesine “Personel, T.C. sınırları içindeki il ve ilçelerde herhangi bir işyerine nakledilebilir” hükmü konulmuş; davacı sözleşmeyi imzalamakla, baştan bu koşulu kabul etmiştir. (Sözleşme örneği ektedir.
c) Ancak ne var ki, davalı şirket ile Güvenlik Sözleşmesi yapan Tüpraş Atakent Sitesi projesinde fazla personele ihtiyaç kalmadığından, davacının oradaki görevi sona ermiş ve (alınan iş ve anlaşma gereği) İzmit Outlet Center işyerine “güvenlik görevlisi" olarak atanmıştır. (İşyeri ile yapılan güvenlik sözleşmesi ektedir.)
d) Davacıya, 24.04.2011 tarihli “Görevlendirme Yazısı” tebliğ edilmiş ise de, tebliğatın altına kendi el yazısı ile “Söz konusu adreste görev almayı kabul etmiyorum” açıklamasını koyarak imzalamış; böylece kendisi işten ayrılmıştır. (Belge eklidir.)
2- Davacının yeni görev yerini kabul etmeme gerekçesi haklı değildir.
a) Yukarda açıklandığı gibi, davacı, 25.08.2009 tarihli sözleşmenin 1.6 maddesiyle “T.C. sınırları içindeki il ve ilçelerde herhangi bir işyerinde görev yapmayı” baştan kabul etmiştir.
b) Aynı Sözleşmenin 3.1 maddesine göre de “Taraflar, yukardaki maddelerde yazılı sorumluluklarını yerine getirmez ise, karşı tarafa sözleşmeyi herhangi bir tazminat ödemeden feshetme hakkı doğduğunu kabul taahhüt etmişlerdir.” Bu madde, tek yanlı olmadığı, her iki tarafa da aynı hak ve sorumluluğu yüklediği için geçerli ve bağlayıcıdır.
c) Davacı, önceki görev yerine davalı işveren tarafından sağlanan olanaklarla götürülüp getirilmekte idi. Yeni görev yeri olan İzmit ile davacının oturduğu Körfez arası kent içi ulaşımı gibidir.Üstelik yol giderleri işveren tarafından sağlanmakta olup, görevi kabul etmemesinin haklı bir nedeni yoktur.
3- Davacı ihtarnameye rağmen görev yerine gitmemiş; iş akdi sona ermiştir. Davacının yeni görev yerine gitmeyi reddetmesi üzerine, kendisine Kadıköy 4.Noterliği kanalıyla 27.04.2011 gün ve 29845 no.lu ihtarname gönderilerek “Firmamızla imzalamış olduğunuz İş Sözleşmesinin 1.6 maddesi gereği 24.04.2009 tarihinde yazılı olarak bildirilen görevlendirme emrini kabul etmediğinizi beyan etmiş bulunuyorsunuz. İhtarnamemizin elinize ulaştığı günün ertesi günü (sözleşme gereği) derhal yeni görev yerinizde bulunmanızı. Aksi takdirde firmamız ile olan iş akdinizin 4758 sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesi II/g ve h maddelerine dayanılarak fesh edileceğini tarafınıza ihtaren bildiririz” denilmesine karşın davacı, görev yerine gitmeyip işbu davayı açmıştır. (İhtarname eklidir.)
4- Davacının görevi kabul etmeme gerekçesi haklı bulunmuş olsa dahi, kendi isteğiyle işten ayrıldığından ihbar tazminatı isteyemez.
Davacının yeni görevi ve görev yerini kabul etmeme gerekçesi (Sözleşmeye rağmen) haklı bulunması durumunda, kıdem tazminatı isteyebilir ise de, ihbar tazminatı isteyemez. (4857 SK m.17, 24)
5- Fazla çalışma ücreti hakkında :
Davacı hiçbir zaman fazla mesai yapmamıştır. Şöyle ki:
a) Güvenlik Görevlisi olarak haftada (4) gün çalışıp (2) gün istirahat etmiştir.
b) Mesai saatleri (vardiyalı olarak) 08-20 ve 20-08 şeklindedir.
c) Böylece 12 x 4 = 48 saatten yemek molaları ve ara dinlenmeleri düşüldüğünde haftalık çalışma süresi hiçbir zaman yasal (45) saatlik süreyi aşmamıştır.
d) Yargıtay’ın buna ilişkin kararlarına göre fazla mesai söz konusu değildir.
(Örnek olarak iki karar örneği ilişikte sunulmuştur.)
6- Ücret alacağı hakkında :
Davacı, verilen yeni görevi kabul etmediğini bildirip işyerinden ayrıldıktan sonra, 415,80 TL. ücret alacağı ING-BANK Kızıltoprak Şubesi kanalıyla 15.05.2011 gün 191965 no.lu dekontla gönderilmiştir. (Ekli ödeme belgesi)
S O N U Ç :
Yukarda ayrıntılı olarak sunulan nedenlerle:
1) Davacı, İş Sözleşmenin 1.6 maddesine aykırı olarak verilen yeni görevi kabul etmeyip kendi işi bıraktığından, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesine ve Sözleşmenin 3.1 maddesine göre kıdem ve ihbar tazminatı isteme hakkı bulunmadığına;
2) Çalışma süreleri, hiçbir zaman yasal süreleri aşmadığından, fazla mesai ücret alacağı bulunmadığına;
3) Son ücreti Banka kanalıyla gönderildiğinden, bu yönden dahi bir hakkı kalmadığına ilişkin savunmamız, davanın reddine karar verilmesi dileğiyle, saygı ile sunulur.
../../….
Davalı Vekili
Av.Serap Badur
Ekli belgeler:
1) Davacı ile yapılan 25.08.2009 tarihli iş sözleşmesi
2) Güvenlik hizmeti verilen site ile yapılan sözleşme
3) Davacıya imzalatılan 24.04.2011 tarihli “Görevlendirme Yazısı”
4) Davacıya gönderilen 27.04.2011 gün ve 29845 no.lu ihtarname
5) Ücretinin ödendiğine ilişkin 15.05.2011 gün 191965 no.lu banka dekontu